Lüks makam araçları ve lüks makam odalarıyla halka hizmet veremezsiniz
Ahmet Seven-Samsunbülten
Tasarruf Tedbirleri uygulaması kağıt ve kırtasiyeye kadar her alanı kapsıyor.
Ancak makam araçlarının yanında bütün bunlar devede kulak kalıyor.
Belediye Başkanlarının kapısında bir-iki üç belki daha fazla makam aracı bulunuyor.
Adı hizmet aracı olmasına rağmen her biri pahalı ve lüks araç olarak milyonlarca lira değer taşıyor.
Birçok Belediye Başkanı birbirleriyle makam araçları konusunda yarış yapıyor.
Belediye Başkanlarının yanı sıra Başkan yardımcıları da değeri yüksek araçlara biniyor.
Bunları örten ve gizleyen tek şey hiçbirine makam aracı denilmemesi.
Hizmet aracı adı altında lüks ve israfın yaygınlaşmasına artık son verilmelidir.
Eğer tasarruf tedbirleri alınacaksa: Bir Bakanın peşinde araç filosu gitmemelidir. Kurumlar harcadıkları bir damla yakıtın hesabını verebilmelidir. Kalabalık lüks yemeklere son verilmelidir.
Belediyeler yörelerini tanıtmak maksadıyla adına kültür deyip ardından müzik festivalleri düzenleyerek milyonları çarçur etmemelidir.
Burada alıntı yaptığım bir yazıyı okumaya devam edelim.
.......................
Yöneticilerin en lüks araçları kullandığı ülkeler en fakir, en geri kalmış ülkeler. Sokak arasında Bentley, Posche, Maserati, Maybach’lar görüyorsunuz. Mercedes’in Maybach diye bir modeli var; ucuzları 10 milyon Türk lirasına satılıyor. Her köşe başında rastlanıyor, çok popüler. Kamuda bile bazı yöneticiler bunu kullanıyor. Ona parası yetmeyenler Audi A6 alıyor; o çok daha mütevazı; 3 milyon Türk lirası. Koskoca rektör; daha ucuzuna mı binecek? “Makam” diye bir kavram var; makam koltuğu, makam arabası, makama saygı; bunlarla birlikte geliyor. Bu koltuklar, arabalar, üstüne oturanı diğer fanilerden farklı kılıyor; karşısında ceketler ilikleniyor; onlar ne derse oluyor; haşa karşı çıkılamıyor. En küçük ilçede, en önemsiz kişinin bile makam arabası var; en mütevazı araba bile olsa, kullananı çok özel kılıyor; ışık çıkararak trafikte herkesin önüne geçiyor; gideceği yerde kapının en önüne kadar arabayla gidiyor, şoförü koşup kapısını açıyor, çantasını taşıyor.
Oysa Alman Şansölyesi, Alman malı minibüse, yerine göre toplu taşımaya biniyor; çantasını da kendi taşıyor. New York’ta otururken ev sahibimiz dünyanın en büyük bankasının genel müdür yardımcısıydı. Tabii ki makam arabası yoktu; güzel havalarda işine bisikletiyle, kötü havalarda da metroyla giderdi. Bu bir gelişmişlik göstergesi; çok saygı duyardım...
..................
Evet işte tam da böyle.
Batıda bu çılgınlık yoktur.
Finlandiya'da İsveç'te yöneticiler toplu taşıma araçlarını kullanıyor.
Hiç de bunlardan gocunmadıkları görülüyor.
Lüks araçların toplumda yaygınlaşması kullanıcıların rahatlarına düşkünlüklerinden ziyade özgüven eksikliğinden kaynaklanıyor.
Kendi eksiklerini lüks araç ve kıyafetlerle tamamlamaya çalışıyorlar.
...................
Kamu kurum ve kuruluşlarında da ciddi anlamda makam aracı israfı görülüyor.
Bu bir çılgınlık ve şımarıklıktır desek yeri vardır.
Bu araçların masraflarıyla normal bir araca çok rahat binilebilmektedir.
.....................
Ayrıca makam odaları son yıllarda gösteriş çılgınlığına dönüşmüş durumdadır.
Makamı yetenekleriyle dolduramayanlar lüks eşyalarla doldurmaya çalışmakta oldukları görülmektedir.
Halbuki lüks makamlarda vatandaşın beklediği hizmek gerçekleşememektedir.
Hükumet kesin bir karar ve ilkeli tavırla acilen makam araçlarını toplatıp yerine orta sınıfın, hatta normal vatandaşların kullandığı araçları tavsiye etmelidir.
Makam odalarındaki lüks bir an evvel ortadan kaldırılmalıdır.
Vatandaşa yansıtılan tasarruf tedbirleri devletin bütün kademesinde açık seçik görülmelidir.
Bu arada kasalarındaki başdöndürücü paralarının hesabını bilmeyen her temsilcisine son model araç tahsis eden, gayrimenkul imparatorluğu haline gelen sendikalar kesinlikle takip edilmeli ve bir ölçü getirilmelidir.