Milli Mücadele Döneminde Dağköyde Rum Çetebaşını vurarak çetelerin cesaretini kıran Ali Asal’ın Torunu İş insanı Recep Asal Araştırmacı-Yazar Ahmet Seven'e
Millî Mücadelenin çocuk kahramanı Dedesi Ali Asal’ı anlattı
Dedem Ali Asal'ın hikayesini anlatmak benim için her zaman büyük bir onur olmuştur. O sadece dedem değil, aynı zamanda zorlu zamanlarda köyümüzü Fatma Çavuşla birlikte korumuş gerçek kahramanlardan birisiydi. 1317 miladi 1901 yılında doğup983'te vefat ettiğinde ben 21-22 yaşlarındaydım. Kendisiyle çok uzun zaman yaşama fırsatım oldu. O yaşanmışlıklarını anlatır, ben de büyük bir ilgiyle dinlerdim. Özellikle o günlerde Rum çetelerinin köyümüze yaptığı baskınlar ve dedemin bu baskınlara karşı gösterdiği cesaret beni derinden etkilerdi. Dedem o yıllarda yapılan çatışmalarda koltuğunun altından vurulmuştu. Dedemin koltuğunun altında mermi çekirdeğinin var olduğunu elimle temas ettiğimde görmüştüm. Arada bir mermi yarasını bana gösterir ‘O benim gururum’ derdi.
Millî Mücadelenin Çocuk Kahramanı
Dedem Ali Asal o zamanlar henüz 14 yaşlarında bir çocukmuş. Dağköy’de eli silah tutabilen herkes cepheye alınmış, geriye sadece çocuklar, kadınlar ve yaşlılar kalmış. Rum çeteleri sürekli köyümüze saldırılar düzenleyip ciddi kayıplar verdirirlermiş. Bu yüzden köyde kalanların eli tetikte olmak zorundaymış. Dedem bana o günleri anlatırken, "Eli silah tutanların gözü düşmanda, elleri hep tetikteydi, derdi. Baskınlar sırasında insan büyüklüğündeki tütün tarlasına saklanarak nöbet tuttuklarını söylerdi.
Yine bir gün, çeteler köyümüzü basmış, evleri ateşe vermişlerdi. İşte o sırada, yolunu kaybeden çetebaşı, Kocakulak Çeşmesinin başında dedemle karşılaşıyor. Ali dedem, Mavzer silahını ustaca gizleyip farkında değilmiş gibi yapıyor. Çete reisi dedeme yaklaşıp yol soruyor. Dedem de ona Rumca cevap veriyor. O dönemlerde köylülerimiz Rum komşularıyla iç içe yaşadığı için dillerini iyi bilirlermiş. Dedem, çete reisine Rumca karşı köyden yani Domuzağı Köyü olduğunu söyleyerek onu oyalamayı başarıyor. Çetebaşını başka bir istikamete yönlendirip peşinden gidiyor.
Bomba Deresi'nde Bir Kahramanlık Anı
Karşı köy dediği o zaman Rumların yaşadığı bir köy. Çetebaşı at sırtında, dedem ise yaya olarak yaklaşık 15-20 metre kadar Bomba Deresi'nin girişine doğru ilerliyorlar. Orada hala duran bir incir ağacı vardır. Onun önünde dedem, tüm cesaretini toplayıp tetiğe basıyor ve çetebaşını kalbinden vurarak oracıkta öldürüyor.
Bu olayı duyan diğer çeteler, mevzide çok sayıda köylü olduğunu sanarak paniğe kapılıp kaçıyorlar. Dedem, o zamanlar 14 yaşında bir çocuk. Yoksulluğun kendini her haliyle hissettirdiği yıllar. Ali dedim hemen gidiyor, çetebaşının üzerinden dürbünü, kamasını ve ayağındaki çarıkları alarak köye dönüyor. Herkese haber veriyor. Köylüler gidip baktıklarında vurulanın gerçekten de o azılı çetebaşı olduğunu görüyorlar. Çetebaşının Dağköy’de öldürüldüğü haberleri çevrede kısa sürede duyulup yayılıyor. Hem cesaretleri kırılan hem de başsız kalan çeteler bir daha köyümüze baskın yapmaya cesaret edemiyorlar. Yani çetebaşının öldürülmesi onların tüm cesaretini kırıyor.
Tabii ki, dedemin güvenliği için bu olayın faili bir süre saklı tutuluyor. Ateşkes sağlandıktan sonra yapılan bir toplantıya dedem de katılıyor. Orada bulunan bir Rum, dedemin ayağındaki çarıkları tanıyor. Bu çarıklar o çete reisine ait! Sen nerede buldun onu? Sen mi öldürdün? diyerek dedemin kahramanlığını açığa vuruyor. Zaten iş işten geçmiş oluyor.
Dedem bu anısını bana defalarca anlatırdı. O günleri yaşayan diğer yaşlılarımız da bu olayı hep anlatır, "Ali Asal'ın çetebaşını vurmasıyla rahat bir nefes aldık," derlerdi.
O günleri yaşayan yaşlılarımız bu olaylardan sonra Dağköy'e eskisi gibi baskınların yapılmadığını görerek bundan kuşkulanan Bafra Jandarma Komutanlığının köyümüze gelip gizlice araştırma yaptıklarını Dağköylülerin düzenli bir şekilde karşılık verdiğini anlayınca da oradan ayrıldıklarını anlatırlar.
Dedemi ve o zorlu günlerde mücadele veren tüm büyüklerimizi rahmetle anıyorum. Allah bir daha böyle acı günler yaşatmasın.
Size de bu hatıraları kitaplaştırarak yaşatılmasına sebep olduğunuz için teşekkür ediyorum. Söz uçar yazı kalır demişler. Onların kahramanlıklarının kitaplarla yaşaması bizi sevindirmektedir. Bu gurur hepimizindir.
Bilgiler Araştırmacı Yazar Ahmet Seven'in Samsunun Milli Mücadele Kahramanı Dağköylü Fatma Çavuş kitabından alınmıştır.