• İHSANBAŞKAN

OSMANLI'DA GÜREŞ TEKKELERİ

SPOR Haber Girişi : 08 Haziran 2020 16:31
OSMANLI'DA GÜREŞ TEKKELERİ
Osmanlı İmparatorluğu’nda da güreşe özel önem verilmiş, vakıf niteliğinde olan özerk güreş örgütleri oluşturularak bu sporun örgütlenmesi sağlanmıştır.

Osmanlı'da Güreş Tekkeleri 


AHMET  SEVEN

         Osmanlı İmparatorluğunda da güreşe özel önem verilmiş, vakıf niteliğinde olan özerk güreş örgütleri oluşturularak bu sporun örgütlenmesi sağlanmıştır. Çeşitli bölgelerde kurulan güreş tekkelerinin çalışma yöntemlerinin günümüzde bile geçerliliğini koruyacak kadar ileri ve modern olduğu görülmüştür.


     Osmanlı Türklerinde güreşin tekkeler (bugünkü kulüpler) ile yönetildiği, başkanlarına (Şeyh), sporculara (Mürit) denildiği bilinmektedir. Güreş Tekkelerinin merkezi ve en büyüğü İstanbul’da Zeyrek’te idi. Ayrıca Mekke, Cidde, İskenderiye, Lazkiye, Şam, Maraş, Amasya, Tokat, Ankara, Kütahya, Tire, Bergama, Manisa, Akhisar, Yenice, Üsküp, Gelibolu, İpsala, Usturumca, Avlonya, Diyarbakır, Konya, Bursa, Balıkesir, Urfa, Halep Belgrat, Bağdat, Edirne’de de güreş tekkelerinin bulunduğu bilinmektedir. Bu tekkelerde çalışmalar akıl durduracak kadar başarılı olmuş, bugün dahi eşine rastlanmayacak kadar teknik bilgiler öğretilmiştir. Bu teşkilat, Türk pehlivanlığının yıllarca üstün kıvamda kalmasına, bütün Dünya’ya ün salmasına yardım etmiştir.


    Bugünün en yüksek medeniyetini taşıyan uluslar bile bu teşkilata, bu disipline ve bu tekniğe sahip değillerdir. Bu tekkelerde sporcuların ve başkanlarının aylık ve yemek vakfiyelerinden başka, birer ikişer imareti vardı ki; bu imaretlerde isteyen halkın, gelen seyircilerin, geçen seyyahların (turistlerin) parasız, istedikleri gibi yiyip içtikleri anlatılmaktadır. Bütün bu vakfiyeler; zamanın beylerbeyleri, paşaları, vezirleri, ayanı ve hakanları tarafından yüz binlerce altın hibe edilerek ortaya çıkarılmıştır. Menziller, türlerine göre isimlendirilmişlerdir. Sözgelimi “Pehlivan Tekkesi” (Güreş Kulübü), Okçular Tekkesi (Okçular Kulübü), Gürzcüler Tekkesi (Kale kapılarını ağır gürzler kaldırarak kıranlar) gibi.


    Türk güreş tarihi ile ilgili bir açıklama yapmak gerekirse, bunu üç kısımda ele almak ta yarar vardır: I. Devir: 18. Yüzyılın başına kadar gelen ve daha çok eski tarih kitaplarında kısaca bahsi geçen devre, II. Devir 18. Yüzyılın başından Koca Yusuf’a kadar (1830-1890) geçen ve daha çok söylentiler halinde bilinen devre. III. Devir; Koca Yusuf’tan bu yana belgelere dayanılarak bilinen devredir.


     Osmanlı saraylarında özel padişah gösterileri için "Hasan Pehlivan Bölüğü” kurulmuş; özellikle Sultan IV. Murat ve Sultan Abdülaziz dönemlerinde, ülke pehlivanlarına büyük önem verilmiştir. Padişah huzurunda yapılan güreşlere "Huzur Güreşi” denilmiştir.


   19. Yy. Padişahlarından Sultan Abdülaziz‘in güreşe duyduğu ilgi sayesinde güreş altın çağını yaşamıştır.


   Bu dönemin güreşçileri arasında Koca Yusuf, Adalı Halil, Filiz Nurullah, Kurtdereli Mehmet ve Kara Ahmet bütün dünyada; Kel Aliço, Çolak Molla Mümin, Kavasoğlu İbrahim, Pomak Hasan, Hergeleci İbrahim, Tophaneli Yusuf ve Kızılcıklı pehlivanlardır.


   Avrupa’da ilk defa yabancı pehlivanlarla boy ölçüşen güreşçimiz Koca Yusuf’tur. 1898 yılında Paris’te Fransız Paul Pons’u hiç bilmediği grekoromen stilinde güreşerek mağlup etmiştir. 1899 ‘da da Amerika’ya giden Koca Yusuf, Amerika’nın en ünlü pehlivanlarını teker teker yenmiştir.


Kaynak: Ahmet Seven Yaşar Doğunun hayatı kitabı 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.