KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği

Hemşehrileri Yaşar Doğu'yu unutmadı

 

Türk Güreşinin Sembol ismi Yaşar Doğu vefatının 62. yıldönümünde Kavak Dernekler Federasyonunun organize ettiği bir programla anıldı.

 

Sunumunu eğitimci yazar Bahri Çakır'ın yaptığı ve İbrahim Canaz'ın okuduğu Kur'an-ı Kerim ile başlayan programda açılış konuşmasını KA-DEF Genel Başkanı Bayram Erişgin yaptı.

 

 

Bayram Erişgin: Yaşar Doğu'nun hemşehrisi olmak bizim için büyük gururdur

 

Erişgin: "Yaşar Doğu gibi büyük bir değerin hemşehrisi olmak insana hem büyük gurur vermesinin yanısıra bir o kadar da sorumluluk yüklüyor. Ona sahip çıkmak Türk Milletinin olduğu kadar hemşehrilerinin de boynunun borcudur. Bugün burada yaptığımız program bu büyük insana karşı bir vefa hareketidir. Bundan sonra da daha etkin  programlarla üzerimize düşen görevi yapmaya çalışacağız. Değerlerimize sahip çıkmak hatıralarını gençlerimize aktarmak başta gelen görevlerimiz arasındadır. Türk Gibi Kuvvetli sözünün temsilcisi Yaşar Doğu adına yaptığımız programa katılımlarınızdan dolayı tüm davetlilere teşekkür ediyorum" Diyerek konuştu. 

 

 

Kavak Dernekler Federasyonunda gerçekleşen anma programına Prof. Dr. Gazanfer Doğu ve Arş. Yazar Ahmet Seven konuşmacı olarak katıldı.

 

Programa Kavak Belediyesi Başkan Yardımcısı Abdullah Ayaz, Yaşar Doğu  Spor Bilimleri Fakültesi Eski Dekanı Seydiahmet Ağaoğlu, Milli Güreşçi Mehmet Dombay, Deva Partisi İlkadım İlçe Başkanı Ender Çıkla, Gelecek Partisi İlkadım İlçe Başkanı Yaşar Güngör, Canik AK Parti Yönetim Kurulu Üyesi Reşat Etli,  Türkiye Şehit Aileleri ve Gazi yakınları Derneği Samsun Şube Başkanı Necati Yılmaz, Eski Gençlik Spor İl Müdürü Şahin Eker, AK Parti Kavak Eski İlçe Başkanı Ramazan Atıcı, KA-DEF Yönetim Kurulu Üyeleri, KA-DEF Kadın Kolları Başkanı Mübeccel Taş, KA-DEF Danışma Kurulu Başkanı Ersin Erge, Sivil Toplum Kuruluşları Başkanları ve çok sayıda davetli katıldı. 

 

Prof. Dr. Gazanfer Doğu: Daima Yaşar Doğu'nun evladı olmanın sorumluluğunu hissederek yaşadım 

 

 

Yaşar Doğu'nun oğlu Prof. Dr. Gazanfer Doğu konuşmasında:

 

“Babam vefat ettiğinde yedi yaşındaydım. Onunla ilgili hatırladığım en net şey, üzerimizde bıraktığı güzel etkilerden birisi; Bütün haylazlığımıza rağmen, babam eve geldiği zaman sokakta oynadığımız oyunu bırakırdık, çünkü onun yanında olmak isterdik. İyi hatırlıyorum; Babam da bizimle çocuk olurdu, onunla halının üzerinde uzun uzun oynardık. Babam gerçekten disiplinli bir insandı. Ama onun disiplin anlayışında hiç bir zaman tokada, kaba kuvvete veya kötü sözlere yer yoktu. Bunun yanında insanlar üzerinde bıraktığı güçlü etkiyi babamın özel bir yeteneği olarak yorumluyorum. Vefat ettikten sonra benim dış çevreden işittiklerim de babamla hep gurur duymamı sağladı. İnsanların bana anlattıkları da babamın iletişim konusunda Allah vergisi bir yeteneği olduğunu gösteriyor. O bizi kelimelerle bağlardı.

 

    Talebeleriyle bizden çok ilgilendi

 

    Sporcularıyla bizden daha çok ilgileniyor olmasına hiçbir zaman kırılıp üzülmedim. Zaten babam bizi de hiç ihmal etmezdi. O hayatının büyük bir bölümünü yeni sporcular keşfetmeye ve onları Türk Ulusuna kazandırmaya adadı. Bizden daha çok onlarla ilgilendi. Babam bir ara evimizin hemen yanında bir köfteci dükkânı açtı. Ancak bir hafta sonra iflas etti. Neden mi? Çünkü güreşçilerden para almazdı, hatta kendi olmadığı zamanlarda dükkânda kalan kişileri; “Kulağı kırıklardan sakın para almayın” diye sıkı sıkı uyarırdı. Babam bütün fırsatlarını ve şanslarını güreşçi bulmak ve onları Türk Milletine hediye ederek yeni şampiyonlar yetiştirmek için harcadı.

 

   Yeni bir pehlivan bulduğu zaman, tanıdığı yüksek makam sahibi insanlara gidip yardım ister ve o güreşçiyi işe sokarmış. Hatta bir talebesi anlatmıştı; Babam kendisini, işe yerleştirmesi için şimdi hangi kurumda olduğunu hatırlamıyorum ama bir Genel Müdür’ün makamına götürmüş. Babam talebesini işe yerleştirme sözü aldıktan sonra kendi vesikalık fotoğrafını çıkarıp, adamın makam masasının üstündeki camın altına yerleştirmiş ve ona tatlı bir dille: “Bak öğrencimi sana emanet ediyorum. Gözüm hep üzerinde, O’na zarar gelirse, üzülürse karşısında beni bulursun” demiş.

 

      Hatırını sadece güreş için kullandı

 

     Ben bu tarz şeyleri çok dinledim ve babamın çok geniş bir ilişki ağı olduğunu öğrendim. Babamın her meslek gurubundan birçok temiz arkadaşı var. Ancak bu dostlarından sadece öğrencileri için yardım istermiş. İlişkilerinde asla kendi çıkarlarını düşünmemiş. Bırakın kendi menfaatini düşünmeyi, babam elinde neyi var neyi yok ise sporcularına yatırmış bir insandı. Bu yüzdendir ki  vefat ettiğinde bize maddi bir birikim bırakamadı. İyi ki de bırakamadı. Onun bize maddi bir miras bırakamaması şimdi sahip olduğumuz manevi varlığımızı sağladı. Evet, çok ciddi zorluklarla büyüdük, ama onun bize bıraktığı bu temiz miras sayesinde Türk Devleti, Türk Milleti bize sahip çıktı. Şimdi bütün kardeşler olarak tahsilimizi görmüş birer Türk vatandaşıyız. 

 

      Babamın sistemi biraz hatırlanmalı

 

      Ben de bir spor adamı olarak babamın Türk sporunda nasıl doğru bir sistem yaşattığından bahsetmek istiyorum. O, sporcuyu keşfeder, Ankara’ya getirir ve her şeyiyle ilgilenirdi. Ona sadece spor yaptırıp, bilmediği bir kentte yapayalnız kalmasına izin vermezdi. Onların babası gibi olurdu. Dedim ya bizden bile çok ilgilenirdi sporcularıyla. Onlara hem maddi hem de manevi anlamda destek olur, iş bulurdu. Şimdi buna benzer girişimler yapılmaya çalışılıyor. Mesela; Güreş Eğitim Merkezleri açıldı. Ama çok başarılı oldukları söylenemez. Çünkü babamın sporcuda en önem verdiği şeyi yani duygusal desteği göz ardı ettiler. Bürokratik bir ortam oluşturup, Güreş Eğitim Merkezlerini, sorun merkezleri haline getirdiler. Babamın sporcu kazanımında oluşturduğu sistem düşünüldüğünde öğrenilecek çok şey var aslında" dedi.

 

Ahmet Seven: Güreş Yaşar Doğuyla kimliğine kavuşmuştur

 

 

Yaşar Doğu'nun hayatını kaleme alarak bu sahada  ilk ve tek kaynak eser yazan Arş. Yazar Ahmet Seven'de konuşmasında: 

 

"Güreş aynı zamanda beden ve ruhu terbiye etme sanatıdır. İşte Yaşar Doğu bu ruh zenginliğine daha çocuk denilecek yaşlarda kavuşmuş, kendisini zirveye çıkaracak merdivenleri o zamanlarda tırmanmaya başlamıştır.

 

    Anadolu'dan seçip getirdiği güreşçileri güreş kulübüne kaydediyor, evinin yanıbaşına yaptırdığı odalarda kalmasını sağlıyordu. Aşından işine, ahlak ve disiplinlerine kadar yakından ilgileniyor kuşkusuz kendi imkânlarıyla Osmanlıdaki ‘Pehlivan Tekkeleri geleneğini yaşatmaya çalışıyordu.

 

    Güreş onunla yeniden kimliğine kavuşmuş, yediden yetmişe milletin gönlüne taht kurmuş daha çok sevilir olmuştu. Yakın Güreş tarihimizi tahlil ederken Yaşar Doğu’dan evvel ve Yaşar Doğu’dan sonra diyerek iki bölümde incelenmeye çalışılmış olması haklı sebeplere dayanmaktadır. 

 

    Yaşar Doğu ömrü boyunca sevgiye, saygıya, dostluğa ve kardeşliğe bağlı; Milletinin örf, adet, gelenek ve hasletlerine dayanan bir anlayışın ödün vermeyen temsilcisi olarak yaşamıştır.

 

    O şampiyon olalım da iş bitsin dememiş, göğsünde taşıdığı ay yıldızın şerefini düşünerek daha fazla gayret etmiştir.

 

    Yaşar Doğu’nun hayatı her insanın örnek alabileceği muhteşem kesitlerle doludur. O yaptıklarıyla bir kelebeğin kanadında Kaf Dağının nasıl taşındığını göstermiştir.  

 

    Karakucak, Serbest ve Grekoromen güreşinin bütün inceliklerine vakıf olan Yaşar Doğu dünyaya güreşçi olarak gelmişti. Mert bir güreş tarzı vardı. Garantiye güreştiği için mindere çıktığında rakibinin mağlubiyetini peşinen ilan ederdi. Minder dışında munis, az konuşan, dost canlısı, mütevazı, efendi bir insandı.

 

    Hiçbir zaman slogancılığa ve gösterişe rağbet etmemiş, her türlü reklâmdan uzak durmuş, kuru hayalciliğe yüz vermemiştir. Her kişi gibi değil, er kişi gibi yaşamış ömrünce bunun mücadelesini vermiştir. Din, vatan, millet ve bayrak sevgisi onda zirveye çıkmıştır. Doğruluğundan cesaret, inancından kuvvet, başarılarından ümit ve güç alarak hareket etmiştir.  

 

    Anadolunun bu çileli yoksul ve şehit evladı inancının gücüyle hem batı hem de doğu’da fırtınalar estirmiş, Türkün gücünü göstermiş, başarılarıyla yepyeni bir çığır açmış, kendisinden sonra gelenlere de yol gösterici olmuştur.

 

    O, rakiplerini tuş etmeden evvel imkânsızlık kavramını yenmiş, güvensizliğe pes dedirtip, çaresizliğe diz çöktürmesini bilmiştir.   

 

    Çocukluğundan itibaren ruhunda besleyip büyüterek bir derviş misali ardına takılıp gittiği güreş sporuna olan sevdasının karşılığını elde ettiği zaferler ve milletinin sevgisiyle görmüştür.

 

    Şartlar ne olursa olsun hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmamış, kalplerde sevgi köprüleri kurmuş, spora ve sporcuya kazandırdığı güzel ahlakı ile yalnız spor camiasına değil toplumun bütün kesimlerine örnek olmuştur.  

 

    Beklenmedik bir anda aramızdan ayrılıp giden bu büyük insanın ardından hep güzel şeylerin söylenip konuşulması, ağıtlar yakılıp destanlar yazılıyor olması ona olan eşsiz bir sevginin tezahürüdür.

 

    Şair: “Güzel insanlar güzel atlara binip gitti” diyor. O da güzel atlara binip gidenlerden birisidir. Aradan geçen bunca yıl sonra hala aynı güzellikte tarif ediliyor, hatırlandığında dudaklardan ona yakışan samimi dualar dökülüyorsa boşuna değildir.

 

    Kazandığı şampiyonluklarla milletini gururlandırmış, o güne kadar keder gözyaşı dökmeye alışmış olan Anadolu insanına sevinç gözyaşı döktürme başarısını göstermiştir. Bununla da kalmayıp bu gururu yaşatacak güreşçiler yetiştirmiş, arkasında kahramanlara yakışır örnek bir hayat bırakmıştır.

 

    Sahip olduğu güzel ahlak, yüreğinde taşıdığı vatan millet ve bayrak sevgisinden hiçbir zaman ödün vermemiştir. Elde ettiği zaferlerle milletinin gönlünde kahramanlaşırken aynı zamanda bir Milli Kahraman ve yol gösterici olarak hep Tük Büyüklerinin arasında yâd edilmiştir. Bunun içindir ki onun kahramanlık öyküleri dünden bugüne unutulmaz birer destan gibi söylenmektedir. Böylece atasporumuzun Milli Şampiyonu olmasının yanısıra Milletinin de Milli Kahramanı olma şerefine ulaşmıştır. 

 

    O bu dünyaya garip gelmiş, sevdası uğruna evi barkı rafa koymuş, örnek ahlakı ve zor şartlarda elde ettiği zaferleriyle kendinden sonra da dudaktan dudağa geçecek ölümsüz bir şarkı bırakmıştır.

 

    Hem doğuda hem de batıda muhteşem zaferlere imza atan bu asil insanın bu büyük millete en zor günlerinde Allahın bir lütfu oarak gönderildiğinden kuşkumuz yoktur.

 

Velhasıl bu dünyadan sırtı yere gelmeyen bir Cihan Şampiyonu Yaşar Doğu geçmiştir. Aslında sırtını yere getirmemeye çalıştığı kendisinden ziyade, adına güreştiği Türk Milleti olmuştur" diyerek konuştu.

 

  • 14 / 1 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 0

  • 14 / 2 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 1

  • 14 / 3 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 2

  • 14 / 4 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 3

  • 14 / 5 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 4

  • 14 / 6 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 5

  • 14 / 7 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 6

  • 14 / 8 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 7

  • 14 / 9 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 8

  • 14 / 10 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 9

  • 14 / 11 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 10

  • 14 / 12 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 11

  • 14 / 13 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 12

  • 14 / 14 KA-DEF'ten Yaşar Doğu'ya vefa örneği 13

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Fikret Akyüz08 Ocak 2023 10:38

    Değerli Ahmet kardeşim çok güzel böyle programları n devamını diliyorum.