'28 Şubat İntikam mı Değil mi?'

SİYASET Haber Girişi : 18 Nisan 2012 10:42
'28 Şubat İntikam mı Değil mi?'
"Adaletin yerini bulması açısından, haksızlığa uğramış biri olarak, intikam duygusu içinde değilim. Çünkü inancım benim böyle düşünmemi engelliyor." Bakmayın siz manşete "Bu sözleri insan nasıl söyler?" yazdığımıza... Ancak böyle bir tepkiyi inançlı bir ş
 Hırsları gözünü köreltmemiş, 'insan' olmak erdemini üzerinde taşıyan, inancını iliğine kadar sindirmiş biriyle karşılaşmak insanın ruhuna huzur veriyor... Kimden mi söz ediyoruz? Yazar İskender Pala'dan?..

0 bir 28 Şubat mağduru... Ordudan ihraç edildi... Çoluk çocuğu ile işsiz kaldı, yalnızlaştırıldı,
hayatının en zor dönemlerinden birini yaşadı... Yıllarca çaresizliğe mahkum edildi... 15 yıl sonra 28 Şubat soruşturması başladı... Dün akşam CNN Türk ekranlarındaydı... Ne mi dedi? 

28 Şubat'ın mimarlarına en güzel dersi verdi... Sadece onlara mı?.. Zulmeden herkese... Bir takım değerlerini unutmuş hepimize...  

"28 Şubat soruşturmasına sevinemedim. Adaletin yerini bulması açısından, haksızlığa uğramış biri olarak, intikam duygusu içinde değilim. Çünkü inancım benim böyle düşünmemi engelliyor. Kendi çocuklarım mağdur oldu. Onların da çocukları var... Çevik Bir'i yargılamayın diyemem, hakkım yok.  Ancak pişmanlık beyan edip hesabını da hukuka vermeliler... Türk adeletinin yüceliğine güveniyorum."

Sakın ne var bunda demeyin.... İntikam duygusu içinde olmadığını söyleyen, kendi çocuklarına zulmedenlerin çocuklarını düşünen İskender Pala'nın yaşadığı zulmü bir kez daha hatırladığımızda bu sözlerin anlamı daha iyi anlaşılacak.... Pala önceki gün, o dönem yaşadıklarını Radikal'den Ezgi Başaran'a şöyle özetledi:  

Büyük hayal kırıklığı mı yaşadınız?

Acı şeyleri konuşmak insana acı verir. O günleri anlatmak şu anda bile beni yaralıyor. Kış ortasında çocuklarla ortada kalakaldık. Lojmandaki ev eşyalarımızı bir yere depolayıp, çocukların okuluna yakın olsun diye Levent civarında bir ev aradık. Ama kiralar çok yüksek, bende de para yok. Bir caminin, müezzin olmadığı için boş duran, kırık dökük müezzin lojmanına sığındık. ıki kutucuk oda. Nasıl rutubetli bir harabe anlatamam. ıhraç edilmeden altı ay önce iki üniversiteden görev için teklif almıştım, sonra bana randevu bile vermediler. Ne o dönemki yayıncım, ne de dost bildiklerim yanımdaydı. Acı biçimde anladım ki 28 Şubat baskısı sivil hayatta daha da berbat işliyormuş. Kimse kara listeye alınmamak için TSK’dan atılanları işe almıyordu, şerefimizle şerefsizleştirilmiştik.

Sizinle birlikte ihraç edilen diğer askerlerle iletişiminiz var mıydı?

Evet. Kimisi süt sattı, kimisi pazarcılık yaptı. Bir tanesi maalesef intihar etti. Çünkü yıllarca TSK bize öyle bir şeref anlayışı aşılamıştı ki, sonraki bu hayat hepimize ağır geliyordu. Ben de işsiz olarak evde oturmaktan büyük sıkıntı duyuyorum. Çocuklar okula gidiyor, evde oturmuş sigara içen bir baba. Okuldan dönüyorlar, sigara içen bir baba. Ne kadar işe yaramazmış bizim babamız diye düşündüklerini zanneder, kahrolurdum. Sonra belediyede bir iş buldum, elime biraz para geçince sonraki yıllarda ihraç edilen askerlerden birine zarf içinde para vermeye başladım. Diyordum ki, “Sakın alınma ama ben atıldığımda bir dost bana bunu yapmıştı. şimdi ben borcumu ödüyorum”. Halbuki ne öyle bir zarf, ne de öyle bir dost vardı. Fakat benim yaşadığım zorlukları kimse yaşamasın diye bunu yapardım. Öyle kötüydü ki çünkü o dönem, düşünsenize en yakın arkadaşlarınız sizden vazgeçiyor.

Nasıl yakın arkadaşmış onlar?

Pek çoğu askerim diye arkadaşımmış meğer. Örneğin ben Deniz Müzesi’nde görevliyken yanıma gelip giden bir sürü muhafazakâr arkadaşım sonra uğramaz oldu. Telefonum çalmadı. Ama bakın… TSK’dan irtica nedeniyle 3 bin kişi atıldı, hiçbiri suça karışmadı. Bir düşünün, hepsi silah kullanmayı bilen bu insanlar bir terör örgütü kursaydı, neler olurdu. ıstelerdi ülkeyi ele geçirmek için stratejiler hazırlayamazlar mıydı? Ergenekon’un bile ancak 300 civarında üyesi vardır. Bu 3 bin kişi Türkiye’yi seviyordu ama içlerinde öyle dünyalar yıkıldı ki…

Şimdi o cümleyi şimdi bir kez daha hatırlayalım;
"Adaletin yerini bulması açısından, haksızlığa uğramış biri olarak, intikam duygusu içinde değilim. Çünkü inancım benim böyle düşünmemi engelliyor."

Umudumuzu yitirmeyelim, şartlar ne olursa olsun, bu topraklar her daim yüce ruhlu insanlar yetiştiriyor...
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.