Evde Hayvan Sahiplenmek Özgürlük Mü, Esaret Mi? Tartışmalar Büyüyor
AHMET SEVEN - SAMSUN BÜLTEN
Evlerde beslenen yüzbinlerce hayvan, modern dünyada önemli bir tartışma konusu haline geldi. Hayvanseverlik adı altında evlere hapsedilen ve doğal yaşamlarından koparılan hayvanların durumu, hayvan hakları savunucularını ve kamuoyunu ikiye bölüyor. Bir yandan hayvanların "yuva bulması" olarak görülen sahiplenme eylemi, diğer yandan onları doğalarından, kendi türlerinden ve özgürlüklerinden mahrum bıraktığı gerekçesiyle eleştiriliyor.
Uzmanlar, evlerde bakılan hayvanların kendi iklim ve doğa şartlarında yaşama yeteneklerini zamanla yitirdiğine dikkat çekiyor. Doğal ortamlarına göre evrimleşmiş bu canlılar, evlerde birer oyuncak veya eşya gibi muamele görüyor, genetik yapıları ticari amaçlarla değiştirilebiliyor. Özellikle hayvan alım satımının bir sektör haline gelmesi, bu durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Bu durum, hayvanseverler tarafından teşvik edilen bir davranış gibi görünse de, aslında hayvanların temel haklarının ihlal edildiği yönünde ciddi endişelere yol açıyor.
Sosyal psikologlar, modern dünyada sevgi, şefkat ve bağlılık ihtiyacını insandan karşılayamayan bireylerin, bu boşluğu hayvanlarla doldurmaya çalıştığını belirtiyor. Yaşlılar için torun, yalnızlar içinse birer dost haline gelen hayvanlar, bu yönüyle insanların duygusal ihtiyaçlarına hizmet ediyor. Ancak bu durum, hayvanların kendi varoluş amaçlarından uzaklaşmasına, birer "stres topu" veya "oyuncak" haline gelmesine neden oluyor.
Tartışmanın en can alıcı noktalarından biri de hayvanlara takılan tasmalar ve evlere hapsedilmeleri. Hayvan hakları aktivistleri, bir mekana kapatılan insanın "mahkum", boynuna tasma takılan insanın ise "esir" olduğunu hatırlatarak, hayvanlar için de aynı durumun geçerli olduğunu vurguluyor. Hayvanlara özgürlüklerinin sınırlı bir şekilde, sahiplerinin istediği kadar verilmesi, onları doğalarından koparmak ve kendi türlerine olan hasretlerini göz ardı etmek olarak değerlendiriliyor.
Eleştirmenlere göre gerçek hayvanseverlik, hayvanlara kendi doğal ortamlarında, yaratılışlarına uygun bir hayat sunmakla mümkün olabilir. Onları birer meta olarak görmek, genetik yapılarını bozmak ve özgürlüklerini kısıtlamak yerine, hayvanların doğalarını korumak ve desteklemek toplumun en önemli meselelerinden biri haline gelmelidir. Bu bakış açısına göre, hayvanları severek sahiplenmek adı altında onlara esaret yaşatmak, aslında içselleştirilmiş bir gaddarlığın yansıması olabilir.
Bu çağın, gelecekte hayvanları esir eden bir dönem olarak anılabileceği yönündeki yorumlar, evcil hayvan sahiplenme konusundaki etik tartışmaları daha da alevlendiriyor.
#HayvanHakları #EvcilHayvan #Doğa #Hayvanseverlik