• İHSANBAŞKAN

BEN DE ONLAR GİBİ GİDERSEM BANA DA 'YUH' OLSUN

KÖŞE YAZILARI Haber Girişi : 23 Temmuz 2018 22:49
BEN DE ONLAR GİBİ GİDERSEM BANA DA 'YUH' OLSUN
Üsküdar kabristanlığında metfun bir 'Yuh Baba' varmış. Kabristanlığa giden yol dükkânının önünden geçermiş. Yoldan geçen bir tabut görünce bakar sonra da seslice 'Yuh' dermiş.

BENDE ONLAR GİBİ GİDERSEM BANA DA 'YUH' OLSUN                                             


Ahmet SEVEN


Üsküdar kabristanlığında metfun bir “Yuh Baba” varmış. İşte o hayatta iken kabristanlığa giden yol dükkânının önünden geçermiş. Yoldan geçen bir tabut görünce bakar sonra da seslice “Yuh” dermiş. Onun böyle davranmasına kırılan komşusu: Sen buradan geçen cenazelere yuh diyor, onları incitiyorsun. Bir gün sen öldüğünde bende senin başkalarına yaptığın gibi çıkıp dükkânımın önüne sana da yuh diyeceğim. Yuh baba aldırmamış bu söze. Hatta tebessüm bile etmiş. Gün gelmiş yuh baba da göçmüş baki âleme. Onu da omuzlara alıp kabristanlığın yolunu tutmuşlar. Tam dükkânının önünden geçerken komşusu verdiği söz üzere haykırmış. Şimdiye kadar buradan gelip geçen ölülere hep sen yuh dedin. Şimdi ben de sana diyorum “Yuh” İşte tam burada yuh baba tabutundan doğrulup son bir defa komşusuna bakmış ve “Eğer ben de onlar gibi gidiyorsam, evet bana da yuh olsun”  Sonra da çekilmiş tabutuna.

 

Dünyaya gelmek elimizde değil, fakat nasıl ayrılmak elimizde. Asil doğmamış olabiliriz fakat asil ölmeyi becerebiliriz. A.Nihat Asya öyle diyordu “Onlar asil doğmuşlar çocuğum biz de asil ölmek isteriz”  


Bir gün ardımızdan ‘yuh’ da çekilebilir ‘eyvah’da denilebilir.


 Nasıl söylenmesini istiyorsanız öyle yaşayın. 


Sonra kimseye kabahatte bulmamış olursunuz. Hani ne demişler “İnsan vardır odaya girdiği zaman oda aydınlanır, insan da vardır çıktığında” Varlığı ile yokluğu arasında fark olmayanlara belki ikisi de denilmeyebilir.

 

Karınca bile geçtiği yere iz bırakır. 


Peki ya insan? İnsan da eserleriyle iz bırakabilmelidir. 


Yoksa arkasından yuh çekenlerin sayısı her geçen gün daha da artabilir. İnsanların yaşadığı bir dünyada eleştiriler olacaktır. 


Yararlanmasını bilenler için eleştiriler birer işaret taşıdır. 


Eleştiriden korkanlar hiçbir şeye karışmayacak, toplum önüne çıkmayacak ve varlıklarını hissettirmeyeceklerdir. Ancak unutulanlar eleştirilmezler. 


Bir düşünür eğer der, bir insan öldüğü gün kabri başında bile eleştirilmiyorsa, kendinden bahsedilmiyorsa yaşayıp yaşamadığı meçhuldür. Öyle demeye getirir.


 

 İnsan zaman zaman iç muhasebe yaparak kendisini değerlendirmelidir. Sorgulamalıdır kendini. 


Rahmetli Ord.Prof. Dr. Ali Fuat Başgil “Gençlerle Baş başa” isimli kitabında bu konuya değinir. Akşam yatağına yattığın zaman o gün ne yapıp yapmadığını göz önüne getirerek muhasebeni yap der. 


Muhasebesini yapanlar ertesi güne daha zinde daha duyarlı daha akılcı bir şekilde başlayabilirler. 


Ziya Paşa bir beytinde “Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” diyor. Aynası işi olanların yaptığı eleştirilere öyle ihtiyacımız var ki. 


Keşke öyle insanlar bizi eleştirse de yolumuzu daha iyi görüp, adımlarımızı daha emin atabilseydik.

 

 Toplumumuzda yuh çekilenlerin sayısı yaşarken de ölürken de azalsın istiyoruz. 


Fakat Yuh babaların öldüğüne bakmayın siz. 


Yanlışınız varsa onlar kabirlerinden bile kalkıp yuh çekmeyi ihmal etmezler.


Gözünüz ve kulağınız açık olsun.  

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.