AHMET SEVEN
Bugün, 24 Temmuz Gazetecilik ve Basın Bayramı. Türk basınında sansürün kaldırıldığı 1908 tarihi, düşünce ve kanaatleri açıklama özgürlüğünün en önemli araçlarından biri olan basının özgürleşmesinin simgesi.
Bu anlamlı gün, basının demokrasi ve toplum için vazgeçilmez rolünü bir kez daha hatırlatıyor. Ancak, her özgürlük gibi, basın özgürlüğünün de sınırları olduğunu unutmamak gerekiyor. Çünkü sınırları aşan özgürlük, özgürlük olmaktan çıkarak başkalarının hak ve özgürlüklerine tecavüz edebilir.
Düşünce özgürlüğü, bir devletin milli menfaatlerine gölge düşürmemeli, toplumsal barışı zedelememeli ve kişilerin haklarını ihlal etmemelidir. Bir gazeteci, mesleğini icra ederken basın yayın ahlak ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalmak zorundadır. Doğruluk, tarafsızlık, şeffaflık ve sorumluluk, bu mesleğin temel taşlarıdır. Ne yazık ki, her meslekte olduğu gibi gazetecilik de kötü niyetli kişilerin istismarına açık bir alandır.
Gazeteci vasfıyla mesleğin açık alanlarına sızabilen kötü niyetli kişiler, görevlerini kötüye kullanarak mesleğin itibarını zedeleyebilirler.
Bu tür olumsuz durumların önüne geçmek, hem toplumun hem de basın camiasının ortak sorumluluğundadır. Gazetecilere tanınan hakların, bu görevi kötüye kullananlar tarafından şantaj gibi çıkarcı zihniyetlere alet edilmemesi için gerekli önlemler alınmalıdır. Unutulmamalıdır ki, vatanına, milletine ve bayrağına karşı tavır, söylem ve yorumlar asla kabul edilemez.
Gazeteci kimliği altında, kişilerin hak ve özgürlük alanları işgal edilemez; bu görevin şahsi çıkarlara alet edilmesine asla geçit verilmemelidir. Birinin düşünce özgürlüğü, bir başkasının özgürlüğünü esarete çevirmemelidir.
Bu özel günde, tüm gazetecilerimizin mesleki etik ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeleri ve basın özgürlüğünün toplumun faydasına kullanılmasını temenni ediyorum.