NAR AĞACI

NAR AĞACI

 

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde bir bahçede ağaçlar mutluluk içerisinde yaşayıp giderlermiş.

 

Bahçıvan her gün bahçesine gelir her türden meyve ağacı ile ayrı ayrı ilgilenirmiş. Onlara su döker, kurumuş dallarını koparır çocuk gibi bakımını yaparmış.

 

Meyve ağaçlarının arasında bulunan nar ağacı zamanla diğerlerini kıskanmaya başlamış. İçinden hep; “Diğerleri olmasa bahçıvan yalnız benimle ilgilense” dermiş. Nar ağacı sabahtan akşama kadar  bahçıvan yalnız beni sevse diye bencil düşüncelere dalmaya başlarmış. Bunda kendini haklı görmek için de sebepler bulur, ben nar ağacıyım. Hepsinden daha yararlıyım diyerek kibre kapılırmış.

 

Bir zaman sonra etrafındaki meyve ağaçları hastalanmış. Yapraklarını dökmeye, yavaş yavaş solmaya ve özelliklerini yitirmeye başlamışlar. Bahçıvan onları kurtaramayacağını anlayınca kesmeye karar vermiş. Nasıl olsa yerine daha taze fidanlar dikerim demiş. Nar ağacı hepsinden daha gürbüz ve genç olduğu için hastalıktan kurtulmuş. Böylece kesilmeyen tek ağaç olarak kalmış. Bu duruma içten içe seviniyormuş.  Ancak kış mevsimi gelip rüzgâr esmeye başlayınca eskisinden daha çok korkar olmuş. Zira her rüzgar esişinde birkaç dalını kaybediyormuş.

 

Meyve zamanı dalları kırılmasın diyerek dallarının altına koydukları destekleri de kaldırmışlar.

 

Üstelik bahçe sahibi bahçesinde tek ağaç kaldığı için eskisi gibi de uğramıyormuş bahçeye. Nar ağacı gittikçe daha güçsüzleşmeye başlamış. Günden güne yalnızlığı artmış. Çevresinde konuşacak kimsesi olmadığı için üzülüyormuş. Hâlbuki diğer ağaçlarla hem konuşuyor, hem de rüzgâra karşı birbirlerine yardımcı oluyorlarmış. Üzüntüye kapılan nar ağacı eski gücünü tamamen yitirmeye başlamış.

 

O gece öyle bir şiddetli rüzgâr esmiş ki. Çatıları bile alıp uçurmuş. Bahçedeki kulübesini merak eden bahçıvan sabah ilk işi bahçesine gitmek olmuş. Gelir gelmez bir de ne görsün dün gece esen rüzgârdan etkilenen nar ağacı perişan bir şekilde yerde yatıyor. Meğer o güne kadar dayanmasının sebebi etrafındaki ağaçların olmasıymış. Ağaçlar kesilince rüzgâra karşı koyacak gücü kalmamış. Tek başına kalan nar ağacı ne sevgi görebilmiş ne de mutlu bir ömür sürebilmiş. Bahçıvan yanında taşıdığı balta ile yerde yatan nar ağacını kesip sürükleyerek bir kenara çekerken hatasını anlayan nar ağacının da gözünden kıpkırmızı yaşlar dökülüyormuş.

İnsanı güçlü kılan çevresindeki dostlarıdır. Tehlikeli zamanlarda çevresi insana siper olur. Biz dersek çok oluruz. Ben dersek yok oluruz. Hani bir söz vardır; Mutluluklar paylaşılınca artar, kederler de paylaşılınca azalır. Bu söz bu hikayeye ne güzel uyuyor değil mi?

 

öykü=ahmetseven

 

Etiketler : AHMET SEVEN
Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.