Mustafa Dağıstanlı'nın dilinden Yaşar Doğu

YAŞAR DOĞU Haber Girişi : 23 Aralık 2023 23:29
Mustafa Dağıstanlı'nın dilinden Yaşar Doğu

Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu Mustafa Dağıstanlı Yaşar Doğu'yu işte böyle anlatmıştı

 

Yaşar Doğu bizim için öz babamız gibiydi

 

    Minder güreşine 1952’de Bahriye askeri olarak vatani görevimi yaparken başladım. Bir defasında Yaşar Doğu güreşimi seyredip beğenmiş terhis olunca da beni Ankara’ya getirmişti. Ulus’ta Uzunyol sokağında ikamet ettiği evinde güreşçiler kalıyordu. Onların bütün ihtiyaçlarını Yaşar Doğu karşılıyordu. Evde yer olmadığı için bana aynı sokakta bir ev kiraladı. Ben orada kaldım. Onun kulübünde güreş yaptım. Onun güreşçilerine yaptığı fedakârlığı bir baba evladına bile yapamaz. Onu kaybedince her şeyimi kaybetmiş gibi oldum. Çünkü o bizim her şeyimizdi. Yaşar Hocam bize baba gibiydi. Ondan sonra hiçbir şeyin tadı kalmadı. Vefat edince günlerce ardından ağlayıp gözyaşı döktüm. Yalnız ben değil arkadaşlarımda aynı şeyi yaptılar. Yaşar Hocamın vefatıyla çok sarsıldım. Babamı kaybetmiş gibi oldum. Ben onu baba bildim.

 

    Yaşar Doğu Türk güreşinin herşeyiydi. Hem sporcu hem de antrenör olarak çok büyük bir şahsiyetti. Ahlak ve karakter âbidesiydi. Onun bütün hayatı güreşti. Türk güreşi için bütün servetini harcadı. Güreş söz konusu olunca ailesini ve çocuklarını bile ihmal ederdi. Gerekirse bizi evinde yatırırdı, gerekirse harçlığımızı bile verirdi. Bizi bütün güreşçileri, kendi çocukları gibi severdi. Biz de onu babamız olarak bilir sever sayardık. Birçok güreşçiyi iş-güç sahibi yaptı. Devlet kadrolarına aldırdı. O Türk güreşinin herşeyiydi. Yaşar Doğu güreşin Atatürkü’dür. Ondan sonra birçok şeyin tadı kaçtı. Yavaş yavaş çözülme başladı. Güreşçiler kendini yalnız hissetmeye başladı. Çünkü bir dertleri bir sıkıntıları olsa Yaşar Hocaya koşarlardı. O da dertlerine derman olmadan işin peşini bırakmazdı. Bir yere gittiğimiz zaman Yaşar Doğunun talebeleri olarak ayrı bir itibar görürdük. Güreşten sonra da güreşin içinde oldum. Hizmet ettim. Fakat ne yaptıysam hep Yaşar Hocamı örnek alarak yaptım. Onun gibi olmak yalnız ona mahsustu. Bakın o bizi çalıştırırken daima vatan millet bayrak sevgisini de aşılamaya çalışırdı. “Çocuklar bu iş para için yapılmaz, bu işin şerefi var. Ardınızda koca bir millet var. İstiklal Marşını söyletmeyecekseniz yaptığınız işin ne önemi var. İnancın önünde hiç bir engel duramaz. Vatan bizimle gururlanmayı, millet sevinmeyi, bayrak dalgalanmayı, İstiklal Marşımız da okunmayı bekliyor. Ölümle burun buruna gelmiş olsanız bile ikisi arasında kalan mesafe iyi değerlendirilmelidir. Bütün gayretinizi eser haline getirebileceğiniz süre işte o mesafe içerisinde saklıdır” Diyerek bize hem milli heyecan hemde büyük bir cesaret aşılardı. Önümüzde güreş müsabakaları olmasa bile yarın güreş varmış gibi aynı heyecanla çalıştırır bizim de ona inanmamızı isterdi.

 

     Elde ettiğimiz başarıların her zerresinde onun emeği vardır. O olmasaydı ben Melbourne’de altın alamazdım. Aradan yıllar geçmesine rağmen hala onun yokluğunu hissediyorum.

 

      Şampiyon olmamda büyük katkısı var

 

    Melbourne, yani 1956 O zaman kilo düşmemiz gerekiyor. Yani tartıya çıkacağız. Benim 57 kilo olmam gerekiyor ama o zamanki kilom 62. Tabii bir takım oyunu bu olimpiyatlar. Ben aslında 62'de de birinci olurum fakat amaç çok madalya götürmek. 62 kiloda Bayram var. Yaşar Doğu o da altın alsın istiyor. Bana diyorlar ki 'Kilonu düş' Saunaya gittik, kilo düşüyoruz. Düştüm düştüm, 500 gramım kaldı. Ama mümkün değil düşemiyorum. Celal Atik dedi ki: '200 gramın kaldı, ağzına bir şey koymayacaksın sabaha kadar bir şeyin kalmaz' Ben kendimi biliyorum mümkün değil olmaz bu hesap. 'Olmaz hocam ben biraz daha kalayım' dedim. Yaşar Doğu araya girdi; 'Adam senin yaşın kadar güreşmiş sen daha mı iyi bileceksin' dedi bana.


    Sabah oldu, benim dediğim doğru kiloyu düşememişim. Saunada ölüyorum. Nasıl bir stres nasıl bir sıcak. Yaşar Hoca; '1000 sayıyoruz deyin, ama 3000 sayın, düşsün o kilosunu' diyormuş. Benden gram ter çıkmıyor. En sonunda Celal Atik aldı havluyu benim omzuma koydu. Nasıl sert testere gibi geldi. Aman dedim beynim zonkluyor bana dokunma. O sırada Rusların güreşçisi beni yattığım yerde gördü ve bana masaj yaptı. Meğer Yaşar Doğu bunu görmüş ve bana çok kızmış; 'Hocasına dokunma diyor, elin gâvuruna masaj yaptırıyor' diye. Neyse sonunda ben inat ettim ve o kiloyu düştüm. Maçın öncesinde ağzıma su bile koymadan güreştim. 57 kiloda altını kaptım. Yaşar Hoca müsabakadan sonra beni sevinçle kucağına aldı dedi ki; 'Şimdi seni affettim' Ben yapmıştım ki hocam diye sorunca; “Daha ne yapacaksın elin gâvuruna masaj yaptırmıştın onu dedi.

 

     200 gram fazlalığımı kan vererek düşürdüm

 

     Melbourne’de bir 200 gram fazla kilomu bir türlü düşürememiştim. Tartı sırama az bir süre kalmıştı. Doktorumuz Mahir Dermanver'e  gittim. Orada tartıldım 200 gram fazlam olduğunu gördüm. Doktora, ben bu işin yolunu buldum dedim. Nedir bu işin yolu diye sordu. Benden 200 gram kan alacaksın. Böylece kilo düşmüş olacağım dedim. Olmaz öyle şey dedi. Olur diyerek ısrar ettim. Nasılsa bu fazlalıkla güreş yapamam dedim. Sonunda benden 200 gram kan aldı. Benim çıktığım kantarın başında Alman Federasyonu yetkilileri vardı. Çıktım tamı tamamına kiloma düşmüşüm. Merak ettiler. Kibrit çöpü koyarak kantarı denemek istediler. Ve bir oh çekerek kantardan indim. Nihayet kilomu vermiştim.

 

   Bu olaydan sonra müsabakalara katılan Mustafa Dağıstanlı, Japon Minoru Iizuka’yı 3-0 sayıyla, ABD’li Allen’i 5 dakika 30 saniyede tuşla, Alman Alfred Kaemmerer’i 3-0 sayıyla, İranlı Muhammet Mehdi Yakubi’yi 2-1 sayıyla, Sovyet Mikhail Şakhov’u 3-0 sayıyla yenerek Melbourne’de 1956 Olimpiyat şampiyonu oldu.

 

  1957 ve 1959 Dünya şampiyonluklarından sonra 1960 Roma’da ikinci Olimpiyat altınını ve Balkan şampiyonluğunu alacak olan Dağıstanlı, Türk güreş tarihinde üst üste üç Dünya ve iki Olimpiyat şampiyonluğu kazanan ilk ve tek sporcu ünvanını kazandı

 

     Mustafa Dağıstanlının Rüyası

 

    1956 Melbourne Olimpiyatları için Avustralya’da bulunduğumuz günlerde idi. Karşılamalar için hazırlığımızı yapıyorduk. Gece bir rüya gördüm. Ertesi sabah gittim Yaşar Doğu’ya anlattım.

 

    Hocam dedim, ben bu gece bir rüya gördüm. Anlat bakayım ne gördün dedi.

 

   ‘Önümde bir tepe var. Tepenin üstünde bayrağımız dalgalanıyor. Ben önde Hamit Kaplan arkada tepeye doğru yürüyoruz. Bu bizim şampiyon olacağımızı gösteriyor. Hamit’te ben de şampiyon olacağız’ Yaşar Doğu bana dönerek; ‘Mutlaka karnın tok olarak yatmışsındır sen müneccimisin’ dedi. Nihayet müsabakalar başladı ve sona erdi. Ben de Hamit’te birinci gelerek Olimpiyat Şampiyonu olmuştuk.

 

    Yaşar Doğu yaşasaydı yeminimi bozar güreşe devam ederdim

 

    1960 Roma Olimpiyat Oyunlarında şampiyon olunca gidip minderin ortasına diz çöktüm Kur’an okuyup dua ettim.  Öptüm minderi bir daha çiğnemeyeceğim seni diyerek güreşi bıraktım. Yaşar Doğu bana güreşi bırakma oğlum sen daha çok şampiyonluklar elde edeceksin dedi. Ben de hocam şampiyon olup bırakacağım diye söz verdim. Daha güreş yapmayacağım dedim. Eğer yaşamış olsaydı ben yine sözümü bozar güreşe devam ederdim. Mutlaka bir olimpiyat ve iki dünya şampiyonluğu daha kazanırdım.

 

NOT: (Mustafa Dağıstanlı Samsun Yazarlar Derneği Başkanı Ahmet Seven’le Samsun’da yaptığı 18.08.2015 tarihli görüşme)

 

Mustafa Dağıstanlı:

     Türk Milli Güreşçi. 01Nisan 1931 yılında Samsun’un Çarşamba İlçesine bağlı Söğütpınar (Balahur) köyünde dünyaya geldi. 19 Eylül 2022’de vefat etti. Kabri Ankara Karşıyaka Mezarlığındadır. Güreş hayatına çocuk yaşlarda iken dayısıyla birlikte gittiği çayırlarda başladı. Minder güreşlerine askerde başladı.  1953 yılında ilk defa Milli mayo giydi.  Üç defa Dünya Şampiyonasını kazandı. İki altın madalyasını da Olimpiyat Oyunlarında elde etti.

1954 yılı Tokyo Japonya da Serbest stil 57 Kg da Dünya 1.

1955 yılı Barcelona İspanya da Greko-Romen stil 57 Kg da Akdeniz Oyunları 1.

1956 yılı İstanbul da Serbest Stil 62 Kg da Dünya kupası 1.

1956 yılı Melbourne Olimpiyatlarında Serbest stil 57 Kg da 1.

1957 yılı İstanbul da Serbest stil 62 Kg da Dünya 1.

1959 yılı Tahranİran da Serbest stil 62 Kg da Dünya 1.

l960 yılı Burgaz’da Serbest stil 62 Kg da Balkan 1.

1960 yılı Roma Olimpiyatlarında Serbest Stil 62 Kg da 1.

Kendine has en iyi güreş teknikleri; Yerden kaldırıp ters sarma, Dana bağı dalış pozisyonuna girerken uygulamak.

Türkiye ve uluslararası şampiyonalarda, yenilgisi olmayan ilk güreşçidir.

1973-1980 yıllarında Adalet Partisi Samsun Milletvekili olarak TBMM’ de görev yaptı.

Evli 7 çocuk babasıdır. Ankara’da ikamet etmektedir.

Devlet Üstün Hizmet Madalyası sahibidir.

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.