Başkanlık istememelerinin sebebi 'Erdoğan kazanır' korkusu

GÜNDEM Haber Girişi : 18 Ekim 2016 11:58
Başkanlık istememelerinin sebebi 'Erdoğan kazanır' korkusu
Başkanlık sistemini istemeyenlerin temel derdinin 'Erdoğan kazanır' korkusu olduğuna işaret eden Engin Ardıç, "Eğer başka herhangi bir adayın en küçük bir kazanma şansı olsaydı, başkanlık sistemine bu kadar ters bakmayabilirlerdi" dedi.

Başkanlık istememelerinin sebebi 'Erdoğan kazanır' korkusu


Başkanlık sistemini istemeyenlerin temel derdinin "Erdoğan kazanır" korkusu olduğuna işaret eden Engin Ardıç, "Eğer başka herhangi bir adayın en küçük bir kazanma şansı olsaydı, başkanlık sistemine bu kadar ters bakmayabilirlerdi" dedi.

Başkanlık sistemini istemeyenlerin temel derdinin "Erdoğan kazanır" korkusu olduğuna işaret eden Engin Ardıç, "Eğer başka herhangi bir adayın en küçük bir kazanma şansı olsaydı, başkanlık sistemine bu kadar ters bakmayabilirlerdi" dedi.

İŞTE O YAZI:

Başkanlık sistemini istemeyenlerin temel derdi "Tayyip kazanır" korkusudur.

Şu anda görünürde "dişe dokunur" başka bir aday da yoktur tabii. Bu sisteme geçildiğinde muhalefet "alakasız" bazı isimleri şeklen önerecek ve bunların hepsi de sandıkta nal toplayacaklardır. Bunu pek iyi biliyorlar.

Eğer başka herhangi bir adayın en küçük bir kazanma şansı olsaydı, başkanlık sistemine bu kadar ters bakmayabilirlerdi!

"Seni başkan yaptırmayacağız" sloganı da bu korkunun ürünüdür.

Öyle bir yaptıracaksınız ki!...

(...) Bu memleket altı yüz yıl bir tür başkanlıkla yönetilmiştir.

Atatürk ve İnönü, her ne kadar devletin şekli parlamenter görünse bile (demokrasi demedik), fiilen ve çatır çatır başkanlık sistemini uygulamışlardır.

Adını koymak mı size tuhaf geliyor?

Diktadan korkanlar, cumhuriyetin ilk otuz yılının hesabını verebiliyorlar mı? Milli Şef'in başbakanlarından kaçının adını sayabilirsiniz?

Bayar-Menderes dönemi de adı konulmamış bir "yarı-başkanlık" uygulaması değil miydi?

Kafaları "nalıncı keseri" kafasıdır.

"Bizimki başka" yaklaşımı.

Parlamenter sistemde, "zayıf başkanların" memlekete verdiği "zararlar" da bellidir üstelik...

Bir Fahri Korutürk'ün ülkenin 12 Eylül'e gitmesini "önleyemeyen" pasifliğini, bir Ahmet Necdet Sezer'in ekonomik krize yol açan tutumunu hatırlayalım...

28 Şubat darbesine çanak tutan da Demirel değil miydi? Özal, parlamenter sistemin cenderesini zorlayabildiği ölçüde başarılı olmamış mıydı?

Erdoğan kendini meclisteki muhalefetin "kaprislerine" bıraksaydı ne köprü görürdünüz ne tüp geçit ne de yeni havaalanı...

Parlamenter sistemin "erdemlerinden" dem vuranlar, bize Suat Hayri Ürgüplü, Nihat Erim, Naim Talu, Ferit Melen, hele hele Sadi Irmak gibi başbakanların acaba neyi başardığını da anlatmak zorundadırlar. Bülend Ulusu'yu hiç saymayalım.

Ecevit'in başarılarını (!) da maşallah iyi biliriz.

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.