HAFTANIN RÖPORTAJ KONUĞU: EĞİTİMCİ-YAZAR OKTAY ZERRİN

RÖPORTAJ Haber Girişi : 18 Mart 2021 20:23
HAFTANIN RÖPORTAJ KONUĞU: EĞİTİMCİ-YAZAR OKTAY ZERRİN
Bu haftaki röportaj konuğum Samsun’un çok yönlü bir değeri Oktay Zerrin. Eğitimci, şair, güftekar ve gazeteci… Kendisi ile sanatı, kültürü, eğitimi konuştuk. Keyifle okuyacağınızı umut ediyorum.

Bu haftaki röportaj konuğum Samsun’un çok yönlü bir değeri Oktay Zerrin. Eğitimci, şair, güftekar ve gazeteci… Kendisi ile sanatı, kültürü, eğitimi konuştuk. Keyifle okuyacağınızı umut ediyorum.

 

“Öğretmenlik, insanlık ve cümle güzellikler önce çocuğu sevmekle başlar ve devam eder. Çocuklar olmazsa olmazlarımızdır bizim.”

 

“İnsan yaşadıkça hayal eder ve düşüncelerini, duygularını insanlarla, ailesiyle, sevdikleriyle, çocuklarıyla, eşiyle, yakınları, arkadaş ve dostlarıyla, toplumla ve ülkesiyle paylaşma ihtiyacı hisseder.”

 

 

Celalettin TUTKUN: Oktay Bey röportaj teklifimi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Okurlarımızın sizi daha yakından tanıyabilmesi için Oktay zerrin kimdir? Anlatabilir misiniz?

 

Oktay Zerrin: Rica ederim, asıl bana bu röportajı lâyık gördüğünüz için sizlere teşekkür ederim. Oktay Zerrin 1956 Samsun Ayvacık doğumlu, aslen Bafralı olup, emekli bir öğretmen, yazar, şair ve gazetecidir. Hâlen; kızımızın işi nedeniyle, Samsun’un Atakum ilçesinde ikâmet etmekteyiz.

 

Oğlum Taner Zerrin; Amerika'da fizik dalında bir akademisyendir. Doktorasını tamamlayıp doktor unvanı almış olup, yine Amerika' da özel bir şirkette çalışmaya başlamış bulunuyor.

 

Kızım Çiğdemde; üç okul bitirmiş olup, o da Samsun İlkadım'da dış ticaret ve reklam sektöründe çalışıyor. Eşim Aysel Hanım ise; Bafra İlçe Tarım Müdürlüğü'nden emeklidir.

 

Öğretmen, besteci, şair… Çok yönlü bir insansınız. Böylesi üretken olmanın altında yatan sebep nedir?

 

Zerrin: Teşekkürler. Böylesi bir üretkenliği bana bahşeden yüce Allah'a hamd ve senâ olsun. Eğer bir nebze de olsa ilham ve yetenek gibi melekelerim mevcutsa, bunu ilk başta Yüce Allah'a borçluyum.

 

Okul öğretmenlerimin beni şiire yönlendirmelerini de küçümsemiyorum elbette. Musikide ise; 5 yıl kadar Bafra Musiki Cemiyeti TSM Korosu'nda ses elemanı olarak görev yaptım.

 

Çocuk şiirleri yazıyorsunuz, çocuk şiiri yazmak zor olmalı. Çocuk gibi hissetmek mi gerekiyor. Çocuklara şiir ile nasıl hitap edilir?

 

Zerrin : Evet aynen dediğiniz gibi. Öğretmenlik, insanlık ve cümle güzellikler önce çocuğu sevmekle başlar ve devam eder. Çocuklar olmazsa olmazlarımızdır bizim.

 

Şu anda; edebiyat dünyasında yer alan 5 şiir kitabımın 3 tanesi çocuk şiir kitabı, diğerleri ise büyükler için yazılmış kitaplardır. Öğretmen olmamın; çocukları çok sevmemin bir nedeni olarak, çocuklar için şiir yazma duygu ve düşüncesi zihnimde yer etti.

TRT Türk Sanat Müziği  Repertuvarında 25 kadar şarkının güfte yazarısınız; aynı zamanda bestekar yönünüzü de anlatır mısınız? Müzik ile tanışmanız, bestekârlığa başlamanız nasıl gerçekleşti?

 

Zerrin: Öncelikle ben bir bestekâr değil, söz yazarı yâni bir güftekârım. Buna rağmen; beste yapmaya çalıştığım bazı okul marşlarım var ve bu okul marşı bestelerim okulların web sayfalarında yer aldı. Bu konuda; yâni beste yapmada, okulların müzik öğretmenlerinden yardım ve destek aldım ama dediğim gibi ben genelde söz yazarıyım. Fakat vatandaşlarımız; müzikle ilgilendiğim için beni bestekâr sanıyor.

 

Ben kendime besteci dersem üstat bestecilerimize ayıp olur, herkes yerini bilmelidir diyorum. Üç ay Bafra'da Üstat Müzik Dershanesinde ut ders aldım ama geliştirme imkânı bulamadım.

 

Bir kültür insanı olarak, ülkemizde gençlerin sanat ve kültür ile tanışması ile ilgili neler yapılabilir. Bu konuda neler düşünüyorsunuz?

 

Zerrin: Bu konuda; kanaatimce, Devletimizin sanatçılara, musiki hizmeti verenlere, bestekârlara, güftekârlara, ressamlara; kısacası sanatla, edebiyatla, musikiyle ilgilenen şahsiyetlere sahip çıkmalı, onları ve özellikle de sözünü ettiğiniz gençlerimizi bu alanlara teşvik etmelidir.

 

Eğer sanatımıza, kültürümüze, gençlerimize bu konularda sahip çıkamazsak; onları ruh ve duyguca besleyemezsek, ilerde ağlayıp sızlamaya da hiç hakkımız olmaz diye düşünüyorum.

 

Siz aynı zamanda gazetecisiniz, basın dünyasında yer almanız nasıl gerçekleşti. Ne gibi çalışmalar yürütüyorsunuz?

 

Zerrin: Teşekkür ederim, güzel bir soru gerçekten. Benim basın dünyasına katılmam, ilk adımı atmam; Bafra Ortaokulu öğrencisi iken başladı desem, sanırım mübalağa olmaz. Zira Bafra ilçemizde o zamanlar, birkaç yerel gazete çıkıyordu.

 

Bunlardan biri; merhum Üstün Çuhacı beyin yayınladığı Bafra Gazetesi idi. Ortaokul öğrencisi iken; "Bafraspor 3.Lig' e Alınmalıdır" başlığıyla bir spor köşe yazısı yazmıştım. Rahmetli Üstün Çuhacı Bey; “bu yazıyı sen mi yazdın” dedi. Ben de evet efendim şeklinde cevap verdim. Bana “Aferin, çok beğendim, yarın gel, yazını gazetede gör” dedi. Bir ara; içimden "Acaba benimle alay mı ediyor çocuğum diye" şeklinde düşündüm ama ertesi gün gazetede yazımı görünce sevinçten ağlayacak gibi oldum.

 

Üstün bey, beni tebrik etti. Dahası ve en önemlisi de Bafraspor sahip olduğu sahası ve tesisleri ile o yıl 3. Türkiye Futbol Ligi' ne alındı. Tabi ki bu sırf benim yazımla olmadı ama benim de bu çorbada az da olsa manevi bir desteğim olduğu için kendimi mutlu addettim.

 

Bu vesileyle de; Üstün Çuhacı beye Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun diyorum.

 

Bu sadece; gazeteciliğe geçişte bir basamak oldu ama hepsini yazsam, roman değil, destan olur.

 

Bundan sonrası için projeleriniz, hayalleriniz var mı?

 

Zerrin: Projelerim, düşüncelerim var sizin gibi ama malum gerek kitap yayınlamak gerek diğer sanatsal faaliyetler kısmen de olsa biraz maddiyatla ilgili bir konu. Bugün bir şiir kitabının 1000 adet basımı 4 - 5 bin lira hatta çok kaliteli olması isteniyorsa, bu meblağ daha da artabiliyor.

 

Hayaller bittiği anda; insanların yaşama hevesi azalır ve hayata bağlanma zorluğu başlar ve arzu edilmeyen bir takım psikolojik sorunlar, toplumsal travmalar yaşanabilir!

 

O nedenle; insan yaşadıkça hayal eder ve düşüncelerini, duygularını insanlarla, ailesiyle, sevdikleriyle, çocuklarıyla, eşiyle, yakınları, arkadaş ve dostlarıyla, toplumla ve ülkesiyle paylaşma ihtiyacı hisseder.

 

Okurlarımız, kitapseverler ve gençler için söylemek istediğiniz sözleriniz nelerdir?

 

Kitaplara, yazarlara ve şairlerimize hem Millet hem de Devlet olarak sahip çıkalım. Çok okuyan, kültürlü, bilgili ve aydın insanlar olalım. Özelikle de okullarımıza, Millî Eğitim bakanlığı ve Kültür Bakanlığı' na bu konuda çok ciddî görevler düşüyor.

 

Yoksa sadece okullarda kitap okuma saatleri ve günleri düzenlemek de yeterli değil. Daha fazlası yapılmalı, böylece gençlerimizin uyuşturucu bağımlılığı önlenmeli, kültür ve sanatla, musiki ile ve spor gibi faydalı çalışma ve doyurucu etkinliklerle, proje ve benzeri faaliyetlerle desteklenmelidir.

 

Sayın Oktay ZERRİN Hocam; bu güzel ve içtenlikle verdiğiniz cevaplar ve anlamlı röportaj için, bizler kırmayıp, davetimize katıldığınız için, size çok teşekkür ediyor, başarılarınızın devamı dileğiyle sevgiler ve saygılar sunuyoruz.

 

Zerrin: Rica ederim. Asıl ben size ve değerli Samsun Yazarlar Derneği Başkanı'mız sayın Ahmet SEVEN Beye ve siz değerli, şair ve yazar sayın Celalettin Tutkun bey hocama çok teşekkür ediyor; sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

 

BİRAZ

 

Bestekâr eyledi bu sevda beni

Udumla gönülden meşk ettik biraz

Bir bilsen neyledi bu sevda beni

Seven gönlümüzü keşfettik biraz

 

Hava az soğuktu, kalbimiz sıcak

Güzel sevgimize açtık kol, kucak

Sen bana yakınsın, sensizlik uzak

Seven gönlümüzü fethettik biraz

 

Gözlerim kapalı dünya malına

Düştüm aşkımızın sokaklarına

Bir bûsecik koydum yanaklarına

Yine gönlümüzü mest ettik biraz

 

OKTAY ZERRİN

 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.
  • Oktay ZERRİN 19 Mart 2021 00:00

    Bu röportajı benimle gerçekleştiren değerli yazar arkadaşım ve öğretmen meslekdaşım sayın Celalettin Tutkun beye, Samsun Yazarlar Derneği Başkanı sayın Ahmet Seven beye ve tüm değerli okurlarıma çok teşekkür ederim. Saygılarımla.