YAPAY ZEKÂ BELÂSI
HAKAN ÖZGEN
Başlığa bakıp ta; ‘’Yapay zekâ neden bela olsun ki?’’ dediğinizi duyar gibiyim. Bu başlık yerine, ‘’Yapay zekânın içyüzü’’ ya da ‘’Yapay zekânın bilinmeyenleri’’ adlı başlıklar da atabilirdim. Öncelikle yazımın tamamını okuyunuz efendim. Bugünlerde yapay zekâ her ne kadar insanlık için çok iyi bir şeymiş gibi gösteriliyor olsa da bunun bir de görünmeyen tarafı var elbette…
Öncelikle yapay zekanın ne olduğunu bilmek lazım: ‘’Yapay zekâ demek yapay insan demektir. Daha doğrusu yapay insana doğru hızla ilerleyen bir proje!
Yapay zekâ, herhangi bir canlı organizmadan faydalanılmaksızın, tamamen yapay araçlar ile oluşturulan, insan gibi davranışlar ve hareketler sergileyebilen makinelerin geliştirilmesi teknolojisinin genel adıdır.
İdealist olarak yaklaşıldığında; tamamen insana özgü hissetme, davranışları öngörme, karar verme gibi şeyleri gerçekleştirebilen yapay zekâ ürünleri, genel olarak robot olarak adlandırılır.
Yapay zekâ tüm zamanların en karmaşık, en gizemli, en heyecanlı ve en riskli projesidir.’’(1)
Aslında yapay zekâ yeni bir konu değil. Yıllar önce IBM firması tarafından geliştirilen satranç oynayabilen Deep Blue adlı bir bilgisayar vardı. 1996 yılında bu bilgisayar ile dünya satranç şampiyonu Garry Kasparov arasında 6 setlik maçlar sonunda Kasparov, Deep Blue’yi 4-2 yendi. IBM sonraki yıla kadar Deep Blue’yi geliştirdi. 3 dakikada 60 milyar hamleyi gözden geçirebilen bu bilgisayarla Kasparov, 1997’de tekrar maç yaptı. Yine 6 setten oluşan bu maç sonucunda Deep Blue, Kasparov’u 2.5’e karşı 3.5 puanla yenmeyi başardı.
1997 yılında, 3 dakikada 60 milyar hamle düşünebilen bir bilgisayarın günümüzde nasıl bir ‘’Zekâ seviyesine’’ gelebileceğini siz düşünün.(2)
Yapay zekâ hayatımızı kolaylaştırıyor olabilir ancak bu hizmetin bir de görünmeyen ve gösterilmek istenmeyen olumsuz bir tarafı da var. O da yapay zekânın çevreye verdiği zarardır. Çünkü yapay zekâ faaliyetleri karbon ve su emisyonunu arttırıyor.
Teknoloji devleri yapay zekâya büyük yatırımlar yapmaya devam ediyor. Ancak veri merkezlerinin artan elektrik ihtiyacı nedeniyle 2030 yılı itibarıyla yapay zekânın, küresel enerjinin %4,5’ini kullanıyor olacağı tahmin ediliyor.
Şu an iklim değişikliği ve küresel ısınma konuları gündemdeyken, teknoloji devlerinin yapay zekâ ile ilgili çalışmalarına devam etmeleri, karbon ve su emisyonunu arttıracaktır.
Bu şirketlerin en büyüklerinden olan Google’ın 2030 sıfır karbon hedefi de bu sebeple tehlikede. Şirketin emisyonları yapay zekâ yatırımları nedeniyle son 5 yılda %50 artış gösterdi. Yapay zekaya büyük miktarlarda yatırım yapan teknoloji şirketi, 2030 sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmaya yönelik son derece istekli olmasına rağmen bunun kolay olmayacağının da altını çizdi. Şirketten yapılan açıklamada, “Yapay zekanın son derece karmaşık ve öngörülmesi zor olan gelecekteki çevresel etkisi hakkında belirsizlik mevcut” denildi.(3)
Sadece Google’ın yapay zekâ yatırımları son 5 yılda %50 oranında artış gösterdiyse eğer, dünya çapındaki diğer büyük şirketlerin yaptığı yatırımları da düşünün.
Hem sadece Google değil, A.B.D.’de faaliyet gösteren; Tesla, Alphabet, Nvidia, Facebook, Microsoft gibi şirketler de yapay zekâ kullanmakta. Bu şirketlerin karbon emisyonlarını azaltma taahhütleri altına girecek olması, yapay zekâ faaliyetlerine de kısıtlama getirmeleri demek olacaktır. Bu da A.B.D.’nin dijital ortamdaki üstünlüğünün sona ermesi anlamına gelecektir. Hal böyle olunca Trump’ın Paris İklim Anlaşması’ndan neden çekildiğini bir de bu açıdan değerlendirmek lazım.
Bu noktada yapay zekâ ile iklim kanunu arasındaki ilişkiyi de görmek lazım. Mesela A.B.D. iklim kanununu uygulayacak olsa karbon ve su emisyonlarından dolayı yapay zekâ teknolojilerini kısıtlamak zorunda kalacaktır. Dolayısıyla diğer gelişmiş ülkelerle rekabet edemeyecek.
Yapay zekâ uygulamalarının aşırı derece su sarfiyatına sebep olduğu gerçeği göz ardı ediliyor. Çünkü yapay zekâ uygulamalarını çalıştıran veri merkezleri sadece elektrikle değil, aynı zamanda su ile de çalışıyor. Su kullanılmasının sebebi ise veri sunucularını soğutmak ve ortamı nemli tutmak.
Veri merkezlerinde oldukça yoğun elektrik enerjisi kullanılır. Yoğun kullanım arttıkça da ciddi bir ısı oluşuyor. Bu ısının düşürülmesi amacıyla suya başvuruluyor. Bindiğiniz arabalardaki motor suyunun soğutması için nasıl su kullanılıyorsa ısınan yapay zekâ sunucularını soğutmak için de su kullanılıyor. Sistem aynı.
Yani yapay zekânın karbon ayak izinden ziyade, su ayak izi emisyon miktarı daha fazladır.
Mesela Microsoft 2023 yılında 13 milyar litre su tüketti. Apple aynı yıl 6 milyar litreye yakın su tüketirken, Meta’nın tükettiği miktar 3.9 milyar litre olarak açıklandı.
Türkiye'nin 2022'de harcadığı yıllık su tüketimi 63 milyar metreküp olarak kayıtlara geçti. Google'ın geçen sene harcadığı su miktarı Türkiye tüketiminin üçte biri kadardı. Google 2024 yılında 22.7 milyar su tüketti.(4)
Bu konuda bir açıklama da 19 Mayıs Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yüksel Ardalı’dan geldi. Ardalı; yapay zekâya sorulan her 25 sorunun yaklaşık yarım litre su tüketimine mal olduğunu söylüyor.
Yapay zekâ teknolojilerinin hızla yükseldiğini ve bunların çevresel etkilerinin, endişeleri artırdığını söyleyen Prof. Dr. Ardalı, "Yakın zamanda yapılan bir çalışma, veri merkezlerini sürdürmek ve bu modelleri eğitmek için gereken önemli miktarda su nedeniyle yapay zekâ modellerinin önemli bir su ayak izine sahip olduğunu ortaya koydu. ChatGPT'nin birden fazla sohbete katılan 100 milyondan fazla aktif kullanıcısı olduğu düşünüldüğünde, bu su kullanımı artar. Bilim insanları, veri merkezlerinin bakteriyel oluşumları ya da çürümeleri engellemek amacıyla temiz su kaynakları kullanılmaktadır. Yapay zekâ modellerinin su ayak izi artık görmezden gelinemez. Su ayak izi, küresel su sorunlarıyla mücadeleye yönelik kolektif çabaların bir parçası olarak öncelikli şekilde ele alınmalıdır" diye konuştu.
Yapay zekâ uygulama veri merkezlerinde ciddi karbon salınımı olduğunu da belirten Prof. Dr. Ardalı, "Tahminlere göre, ChatGPT yılda 8,4 ton karbondioksit salıyor, bu da 1 kişinin yaydığı miktarın (yılda 4 ton) 2 katından fazla. Tabii ki, bu veri merkezlerini çalıştırmak için kullanılan güç kaynağının türü, üretilen emisyon miktarını etkileyecektir.(5)
Yapay zekâ sadece karbon ve su emisyonunu artırmakla kalmıyor, aynı zamanda çok fazla enerji sarfiyatına da sebep oluyor.
Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) verilerine göre, yapay zekâ modeli ChatGPT'ye sorulan tek bir soru, Google üzerinden yapılan herhangi bir aramanın yaklaşık 10 katı enerji harcıyor. Teknoloji şirketleri, yapay zekâ uygulamalarını hem yazılı komutlarla gerçekçi veya yaratıcı görüntüler oluşturmak hem de dil modellerinin geliştirilmesi gibi farklı amaçlarla kullandıkça harcanan enerji miktarı da artıyor.(6)
Mesela veri merkezlerinin 2022 yılındaki enerji kullanımı yaklaşık 460 teravatsaat(7) iken 2026’da bu rakamın 620 ila 1050 taravatsaate yükselebileceği, bunun da Almanya’nın enerji talebine eşdeğer olabileceği öngörülüyor. Mesela sadece Google’ın yapay zekâ sistemlerinin tam kapasiteyle kullanıldığı takdirde her sene İrlanda kadar elektrik tüketebileceği öngörülüyor.
İşte yapay zekânın görülmeyen ancak görülmesi de istenmeyen yönü de burası. Yapay zekâ deyince bizim insanımızın bundan anladığı, soru sorduğunda cevap veren ya da akıl danışılan bir eğlence aracı gibi olması. Yani bir nevi oyuncak gibi görülüyor olması. Halbuki bizim ihtiyacımız olan enerjiyi bizden alıp yapay zekâ için kullanılması söz konusu.
Küresel ısınma bahane edilerek ve su kullanımının kontrolsüz bir şekilde arttığından dolayı tarım ve hayvancılığı kısıtlamak için elinden geleni ardına koymayan yetkililer, yapay zekâ kullanımının sebep olduğu su sarfiyatı konusunda da bir kısıtlamaya giderler mi acaba?
Zannetmiyorum…
Çünkü yapay zekâ önümüzdeki yıllarda insanın yerini alması düşünülen bir teknoloji. Bizim bugün eğlence olsun diye yapay zekâya sorduğumuz sorular, önümüzdeki yıllarda artık sorulmaya gerek olmaksızın yapay zekâ tarafından yerine getirilecek. Böylece işyerlerinde insan çalıştırmaya gerek olmayacak. Bu da işsizliğin artması ve belki de milyonlarca insanın işini kaybetmesi anlamına geliyor.
Bu konuda yapılan bir araştırmaya göre büyük şirketlerin yapay zekâya daha fazla yer vererek çalışanlarını işten çıkarma oranını arttıracağını gösteriyor.
Geleceğin İşleri Raporu’na göre, 2030 yılına dek işverenlerin %41’i yapay zekâ sebebiyle çalışanlarını işten çıkarmayı planlıyor. Raporda posta görevlileri, yönetici sekreterleri ve bordrolu çalışanlar gibi insan emeği ile yürütülen işlerde yapay zekânın yaygınlaşmasıyla istihdamda azalmalar olacak. Ayrıca grafik tasarımcılar, hukuk sekreterleri gibi bilgi odaklı meslekler de yapay zekânın gelişmesiyle terkedilecek.(8)
Mesela Workday adlı şirket 1.750 (Binyediyüzelli) çalışanını işten çıkardı. Çıkarma sebebi olarak da ‘’Yapay zekâya artan talebi’’ gerekçe olarak gösterdi. Bu rakam şirketin toplam işgücünün %8.5’ine denk geliyor.(9)
Bu konudaki örnekleri çoğaltabiliriz. Günümüzde dil tercümelerinde, siber güvenlikte, otomotiv sektöründe, navigasyon sistemlerinde, internet alışverişlerinde, sosyal medyada yapay zekâyı kullanmaktayız. Yani önümüzdeki yıllarda yapay zekâ yüzünden milyonlarca insanın işsiz kalması söz konusu.
Bir bakarsınız insan olarak kendimize yönetici seçemeyecek duruma geliriz de yapay zekâ tarafından yönetilmek de isteriz. Olmaz olmaz demeyin. Belli mi olur ‘’Hırs’’lı insanlar yerine makine aklıyla yönetilmek de var.
Yolsuzlukların, adam kayırmaların, liyakatsiz atamaların, kamuda israfın, adaletsizliğin hüküm sürdüğü dünyamızda, bundan illallah diyen halkın ‘’İnsan’’ tarafından yönetilmek yerine ‘’Yapay zekâ’’ tarafından yönetilmek isteyebileceğini de görebiliriz.
Her şeyin yapay zekâ tarafından yapıldığı bir dünyada insanın yaratıcılığından eser kalmaz. Zamanla makinelere bağımlı robot gibi insanlar oluruz. Biz robot gibi olurken yapay zekâ kendini geliştirip insan gibi olursa da şaşırmamak lazım.
Konunun bir de bu tarafı var. Gelecekte yapay zekânın kendi kendini geliştirip, insanların kontrolünden çıkabileceğine dair endişeler de var. Bunu diyen de dünyanın en ünlü bilim insanlarından birisi:
ALS hastalığından dolayı kendisi de yapay zekâ yardımıyla konuşabilen ve 2018 yılında hayatını kaybeden ünlü fizikçi Stephen Hawking yapay zekânın geleceği hakkında şöyle diyor: ‘’Yapay zekânın ilkel türlerinin son derece yararlı olduğunu çoktan gördük. Ancak tam kapsamlı bir yapay zekânın geliştirilmesi insanlığın sonu olabilir. İnsanlar yapay zekâyı geliştirdikten sonra, bu tür bir zekâ kendi yolunu çizerek kendini yeniden tasarlayabilir ve sürekli artan bir hızda gelişebilir.’’(10)
Yani yapay zekânın zamanla insanlar üzerinde kontrolü ele geçirebileceğini söylüyor. Bu konuda bir benzer bir görüş de Tesla ve SpaceX’in sahibi Elon Mask’tan geldi. Mask, yapay zekâ hakkında; ‘’İlk kez en akıllı insandan bile daha akıllı olacak bir şeyle karşı karşıyayız’’ ifadelerini kullandı.(11)
Mesela Çin’de yapay zekâlı robot kontrolden çıktığına dair görüntüler yayımlandı. Yazılımcıların robot üzerinde çalışırken kontrolden çıktığı açık bir şekilde görülüyor. Neyse ki robot bir kanca ile üst tarafından sabitlenmiş olduğu için çevreye fazla bir zarar veremedi ve mühendis tarafından etkisiz hale getirildi.(12)
Burada en önemli husus da yapay zekânın ne derece güvenilir olduğu ile ilgilidir. Bugün insanın kontrolünde olan ve sadece kendisine yüklenen yazılımla çalışabilen kontrol altındaki yapay zekâ, yarın kontrolden çıkarsa ne olacak? Ya da önümüzdeki yıllarda kötü niyetli birileri tarafından kullanılması durumunda insanlık için nasıl bir sonuç doğuracaktır? Bu soruların cevabını kim verebilir? Bugün güvenli olarak gördüğümüz yapay zekânın gelecekte insanlık için tehdit olmayacağının garantisini kim verebilir?
Yapay zekâ insanlık için faydalı oluyor. Mesela adres tespitinde navigasyon sistemleri işlerimizi son derece kolaylaştırıyor. Mesela istediğiniz dilden kendi dilinize anında çeviri yapabiliyorsunuz. Bu konuda örnekleri çoğaltabilirsiniz.
Ancak her şeyi de yapay zekâya yaptırırsak, insanlık için büyük tehlike olacağını da göz önünde bulundurmak lazım. Ölçüyü kaçırmamak lazım yani. Sonuçta yapay zekâ sistemlerinin kendini geliştirip insan üzerinde hakimiyet kurması ihtimali de yok değil.
Kalın sağlıcakla
Hakan ÖZGEN
4 Mayıs 2025
KAYNAKLAR
(1)YAPAY ZEKÂ – Prof. Dr. İsmail Hakkı AYDIN - Can Hikmet DEĞİRMENCİ, S: 19-20
(2)Hakan ÖZGEN – Korona ve Yeni Dünya Düzeni, S: 154
(4)https://onedio.com/haber/yapay-zeka-sorulan-her-50-soruda-yarim-litre-su-tuketiyor-1283525
(7)1(Bir) TWh (Teravatsaat), 1.000.000.000 (Bir milyar) kWh (Kilowatsaat)'tir.
(9)https://www.webtekno.com/tarihin-en-buyuk-yapay-zeka-kaynakli-isten-cikarmasi-gerceklesti-h155415.html
(10)YAPAY ZEKÂ – Prof. Dr. İsmail Hakkı AYDIN - Can Hikmet DEĞİRMENCİ, S:41-42
(12)https://www.yenisafak.com/video-galeri/dunya/cinde-akilli-robot-muhendislere-saldirdi-dehset-anlari-saniye-saniye-kameraya-yansidi-4702344
04.05.2025 00:00:46