Yalnızlaşan İnsan, Kaybolan Gençlik
AHMET SEVEN
Yaklaşık kırk yıl önce okuduğum bir röportaj, zihnime kazınmış. Bir Türk gazetecinin Alman profesörle yaptığı konuşmada, profesörün söyledikleri dikkatimi çekmişti. Diyordu ki, "Bizim gençliğimiz uyuşturucuya kurban gidiyor. Gelecek sizin gençliğinizde, onlara şimdiden sahip çıkın."
O günlerde Alman toplumunun yalnızlaştığından, komşuluk ve misafirlik kültürlerinin olmadığından, bu yüzden evlerinde kedi ve köpek beslediklerinden bahsediyordu. Oysa bizim toplumumuzda dostluk, dayanışma ve komşuluk ilişkileri ne kadar da güçlüydü. Almanlar günden güne yalnızlaşırken, bu bizi toplum olarak diri tutuyordu.
Aradan on yıllar geçti. Bugün geldiğimiz noktada ise durumun tam tersine dönmeye başladığını görüyoruz. Artık bizim gençliğimiz de uyuşturucu tehlikesiyle karşı karşıya. Toplumda sevgi ve saygı azalmış, ahlaki bir çöküş yaşanıyor. Geçtiğimiz günlerde bir uzmanın dile getirdiği "Türkiye'de 8 milyon madde bağımlısı var" ifadesi, yüreğimizi sızlatan, korkunç bir gerçek. Her on kişiden biri, ne yazık ki madde bağımlısı ve bu rakamın büyük bir kısmı genç nüfusu kapsıyor.
Daha da endişe verici olanı, madde kullanım yaşının ilkokul seviyesine kadar düşmüş olması. Aileler, çocuklarına yeterince sahip çıkamıyor, onlarla gereği gibi ilgilenemiyor. Anne ve babalar, çocuklarının yeme içme gibi temel ihtiyaçlarını karşılamanın yeterli olduğunu düşünüyorlar. Ancak kötü niyetli kişiler, çocuklarımızı kafelerde veya benzeri ortamlarda, onların farkına bile varmadığı bir şekilde maddeye alıştırıyor. Geçenlerde, 35 yaşındaki evladının bağımlı olduğunu gözyaşları içinde anlatan bir babanın hikayesi, bu acı gerçeği bir kez daha yüzümüze vurdu.
Güven ve Sorumluluk Dengesi
Uzmanlar haklı olarak aileleri uyarıyor: "Sakın 'Benim çocuğum yapmaz' demeyin." Güven, yerini güvensizliğe bırakmamalı, ancak aşırı güven de riskler barındırır. Çocuklarımızın gezdiği yerleri, gittiği mekanları ve arkadaşlarını takip etmek, bu zorlu zamanda almamız gereken bir önlem.
Bugün yanınızda gördüğünüz, geleceğinizi emanet ettiğiniz çocuklarımız, eğer maddeye alışırlarsa yarın size düşman kesilebilir. Bu, her ebeveyn için en acı verici durumdur. Bu yüzden, daha başımıza gelmeden, uyuşturucu ile mücadele çalışmalarına gönüllü olarak katılmak, yetkililere yardımcı olmak hepimizin görevi. Unutmamalıyız ki, uyuşturucu ile mücadele, başa gelmeden yapılırsa, başa gelmeden önlenir.
Hepimiz sorumlu olduğumuz kişilere sahip çıkmalıyız. Yoksa yarın çok geç olabilir. Yalnızca kullanıcıları değil, bu zehri satan kötü niyetli kişileri de hedef almalıyız. Yılanın başını bulup, zehrin kaynağını kurutmak en doğru eylem olacaktır. Çocuklarımızı zehirleyen bu insanların katillerden farkı yoktur ve kanun uygulayıcıları onlara karşı daha sert davranmalıdır.
Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizi elimizden almadan, topyekûn bir savaş açılmalı. Her birimiz bu mücadelenin bir parçası olmalıyız. Yoksa yarın, maalesef ki çok geç olabilir.
08.08.2025 22:24:04