ORMANLARIMIZ NEDEN YANIYOR?
HAKAN ÖZGEN
Evet can’ımız yanıyor, hayatımız her şeyimiz yanıyor. Hem de tarihte görülmemiş bir şekilde ormanlarımız yanıyor. Orman yangını deyince sadece ağaçlar gelmesin aklınıza. İçinde barınan bütün canlılarla birlikte hayat son buluyor.
25 Haziran – 28 Temmuz 2025 tarihleri arasında 52 ilimizde 80.000 hektardan fazla orman yandı. Bu yangınlarda 377 yapı hasar gördü, bunlardan 235’i yandı. 17 kişinin hayatını kaybettiği bu yangınlarda 50.000’den fazla insan tahliye edildi ve en az 84 hayvan da telef oldu.(1)
Türkiye’nin 2024 yılı verileri ile toplam 23 milyon 363 bin hektar orman alanı var. Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2020 yılında 3 bin 399 yangın çıkarken 2021 yılında 2 bin 793 yangın, 2022 yılında 2 bin 160 yangın, 2023 yılında ise 2 bin 579 yangın çıktı. 2024 yılında yangın sayısı 3 bin 797’ye ulaştı. Bu, 1999 yılından bu yana en yüksek yangın sayısı olarak kayıtlara geçti. 2025 yılında ise yazın başlamasından bu yana 27 Temmuz itibarıyla 3 bin 67 yangın çıktı.(2)
Burada dikkat çeken husus, 2025 yılında kısa zaman aralığında çok sayıda yangın çıkması.
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, 3 Temmuz 2025 günü yaptığı açıklamada ‘’Son bir hafta içinde 624 yangının çıktığını’’ söyledi.(3)
2025 yılında toplam 3 bin 67 yangından 624’ünü bir hafta içinde çıkması ister istemez kasıtlı olarak çıkarıldığı ihtimallerini güçlendiriyor.
Bu konuda, alıntı yaptığım (2 no’lu dipnot) haberin altına yorum yapan bir orman köylüsü yangınların aslında yıllar süren ormanların sahipsiz bırakılmasının sebep olduğunu gözler önüne seriyor:
‘’Orman köylerinden birinde büyümüş bir vatandaş olarak ifade etmek istiyorum; orman köylerinde insan kalmadı, bilinçli olarak köyler bir şekilde, dolaylı olarak boşaltıldı. Çocukken ormanda bir duman görsek; hemen köyün gençleri gider bakar, müdahale ederdi. İtfaiye gelmeden biterdi iş. Ayrıca müsait alanlara olası orman yangını için büyük havuzlar yapılırdı, yangın anında helikopter, arazöz su alsın diye. İlaveten yüksek noktalarda 24 saat gözetleme yapılırdı. Çok az bir duman çıksa hemen ihbar ederdi gözetleme kulesi… Her kış hem köylüye gelir olsun diye hem de ihtiyaç halinde orman işi olurdu, bazen orman temizliği bazen fidan ekimi bazen orman kesimi ki, gençleştirme için önceden işaretlenmiş yaşlı ve kuruma ihtimali olanlar planlı şekilde kestirilirdi. Hem köylü kışın gelir elde eder, şehre göç etmezdi hem de ormana bakım yapılırdı. Daha çok şey var da şimdilik yeter.’’
Sadece bu değil elbette, yangınların daha pek çok çıkış sebebi var. Burada önemle üzerinde durulması gereken konu bu yaz neden bu kadar çok orman yangını çıktı ve çok geniş alanlara yayıldı. Ve yanan alanlar üzerindeki yeraltı zenginliklerimizin durumu…
Bu konuda Eskişehir’i örnek gösterebiliriz. TEMA Vakfı tarafından hazırlanan, Eskişehir ve çevresinde madencilik konulu Ekim 2021 tarihli bir rapor var. Bu rapora göre:
‘’Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü (MAPEG) verilerine göre, Eskişehir’de toplam çalışma alanı sınırları içerisindeki orman alanlarının %53’ü madenler için ruhsatlandırılmıştır.
Maden alanlarının en yoğun olduğu ilçeler; Beylikova (%95), Seyitgazi (%95), Tepebaşı (%90), Odunpazarı (%88), İnönü (%84), Mihalıççık (%79), Alpu (%78), Sivrihisar (%71) ve Mihalgazi’dir (%68).
Arazi kullanım niteliğine göre çalışma alanında tarım ve mera alanı olarak tanımlanan alanların %66’sı madenler için ruhsatlandırılmıştır. Tarımsal üretimin kentin istihdamında ve ekonomisinde büyük yeri olduğu düşünüldüğünde bu oranın oldukça endişe verici olduğu düşünülmektedir.
Eskişehir ve çevresindeki tabiat koruma alanı, tabiat parkı, doğal sit alanı gibi farklı koruma statüleriyle korunan alanların %59’u madenlere ruhsatlandırılmıştır.
Büyük ovaların arasında maden ruhsatlarının en yoğun olduğu ova Ayaş Ovası’dır. Ayaş Ovası’nın tamamı arama safhasındaki madenlere ruhsatlıdır. Alpu Ovası’nın %97’si, Eskişehir Ovası’nın %93’ü ve Beypazarı Ovası’nın %87’si madenlere ruhsatlıdır.’’(4)
Eskişehir’in bir özelliği var ki, ister istemez yangınların kasıtlı olarak çıkarıldığı iddiasını güçlendiriyor. Bu konuda Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar 11 Haziran günü yaptığı bir açıklamada; Beylikova’da 694 milyon ton kapasiteli dünyanın tek sahadaki en büyük ikinci nadir toprak elementi (NTE) kaynağı keşfedildiğini açıkladı.(5)
Nedir bu nadir toprak elementleri: Nadir toprak elementleri (NTE) kimyasal, manyetik ve optik özelliklere göre benzer özellikler gösteren 15 tane lantanit ile itriyum ve skandiyumdan oluşan 17 elementtir.(6)
Bunlar: Lantan, seryum, praseodim, neodimyum, prometyum, samaryum, evropiyum, gadolinyum, terbiyum, disprozyum, holmiyum, erbiyum, tulyum, iterbiyum, lütesyum, itriyum, skandiyum.
Bu elementler özellikle ileri sanayide, teknolojide, haberleşmede, elektronikte aklınıza gelen birçok teknolojide kullanılıyor. Çeşitli uyduların gönderilmesinde, robotların yapılmasında, haberleşmenin çeşitli aygıtlarının üretiminde, çok ileri elektro mikroskoplarında, bunların lambalarında, lazer ışıklarında yani aklınıza gelebilecek ileri teknolojiye yönelik alanlarda nadir toprak elementleri çok büyük kullanım alanları olan ve elinde olan ülkeleri rekabet edebilecek ve ileri teknolojide ileri götürebilecek bir hammadde.
Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü Beylikova Tesisleri'nde ilk etapta pilot tesiste yıllık 1200 ton cevher işlenecek. Daha sonra büyük bir endüstriyel tesis yatırımı ile yıllık 570 bin ton cevher işlenecek. Bu işlenen cevherden 10 bin ton nadir toprak oksidi, 72 bin ton barit, 70 bin ton florit, 250 ton toryum üretilecek.(7)
250 ton toryum deyince 2007 yılında Isparta’da bir uçak kazasında(!) hayatını kaybeden Prof. Dr. Engin Arık geldi aklıma. ‘’50 ton toryum ile Türkiye bir senelik enerji ihtiyacını karşılayabilecek’’ diyordu.
Beylikova’daki 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervle dünyada ikinci sıradayız demiştik. 800 milyon tonluk rezervle Çin dünyada birinci sırada. Çin’in dünyaya NTE ihracını durdurduğunu düşünürsek ülkemizdeki NTE rezervi dünya çapında bir öneme haiz oluyor.
Sadece Beylikova ile sınırlı değil tabii. Seyitgazi’de zengin bor yatakları var. Mihalıççık’ta asbest, demir, nikel, linyit, kil, antimuan, kuvars, bakır yatakları var. Sivrihisar altın, florit, sepiyolit, alçı taşı, bazalt, kil, opal, bakır, demir, kurşun yönünden zengin.(8)
Maden çıkarılma konusu izinlere tabi olduğu için uzun zaman almakta. ÇED raporları ve mahkeme kararları ile maden çıkarmaya başlanması uzun zaman alabiliyor. Bu işlemi kolaylaştıracak işlerden birisi de maden sahalarının ‘’Orman vasfını kaybetmiş olması.’’
Bu yazdığıma da ‘’Komplo teorisi’’ diyenleriniz olacaktır belki. O halde:
Yanan ormanlık alanların yangın sonrası nasıl değerlendirildiğini takip edersek, bir hafta içinde 624 yangının nasıl çıktığı sorusunun cevabını da bulmuş oluruz.
Yanan sadece Eskişehir değil tabii. Bilecik, Bursa, Sakarya, İzmir, Antalya… Özellikle batı şehirlerimiz başta olmak üzere ülkemiz yangın yeri oldu. Bu bölgelerde de zengin maden yatakları mevcuttur. Hepsini tek tek yazacak olsam metin çok uzun olacağı için sadece Eskişehir örneği ile yetinmeyi uygun gördüm.
Yangınların nasıl çıktığına dair çeşitli rivayetler de konuşuluyor. İklim değişikliği ya da küresel ısınma bu konuda en çok konuşulan sebepler arasında. Ormanda piknikçilerin bıraktığı çöplerden ya da cam şişe atıklarından da yangın çıkabileceği konuşuluyor. Ancak kısa sürede çok fazla yangının çıkması bu sebeplerden ziyade daha teknik konuları göz önüne almayı gerektiriyor.
Mesela lazer teknolojisi bu konuda dikkate alınması gereken bir durumdur. Nedense bu konuya pek yer verilmek istenmiyor. Halbuki Elon Mask’ın starlink uydularıyla lazer kullanarak yangın çıkarılabileceği teknik olarak mümkündür. Aynı anda birkaç değişik noktada yangınların çıkması bile bu ihtimali güçlendiriyor. Bu konuda bir esnafın yapmış olduğu deney mevcuttur.(9)
Yanan sadece ormanlar değil, verimli tarım arazilerimiz de yanmakta. Her yangında içimiz kan ağlamakta. Eskişehir’deki orman yangınlarında hayatını kaybeden görevlilerin son görüntülerini izleyince kahrolmamak elde değil. Sakarya’daki yangınlarda kaydedilen ormandaki hayvanların çığlıkları bile insanı derinden etkiliyor.
Konu ile ilgili olarak şu linkteki videoyu izleyebilirsiniz: https://www.youtube.com/watch?v=W1NwWoqknEY&t=1061s
Ormanlar hayattır, can’dır. Dilerim artık yanmayız.
Kalın sağlıcakla.
Hakan Özgen
31 Temmuz 2025
(1)https://tr.wikipedia.org/wiki/2025_T%C3%BCrkiye_orman_yang%C4%B1nlar%C4%B1
(2)https://www.tarimdunyasi.net/2025/07/29/orman-yanginlari-ve-felaketler-gecici-degil/
(3)https://x.com/bpthaber/status/1940865529448939830
(4)https://cdn-tema.mncdn.com/Uploads/Cms/eskisehir-ve-cevresinde-madencilik_1.pdf
(5)https://www.eskisehirhaber.com/bakan-bayraktardan-eskisehire-cag-atlatacak-aciklama
(6)https://enerji.gov.tr/bilgimerkezi-tabiikaynaklar-nadirtoprakelementleri
(8)https://eskisehir.ktb.gov.tr/TR-158765/eskisehir-ili-diger-maden-kaynaklari.html
(9)https://www.instagram.com/reel/CwVzdpcoBoW/
31.07.2025 00:18:02