KAVAK-KALEDORUĞU HÖYÜĞÜ BAYRAKSIZ KALMASIN

Kavak İlçesi için tarihi bir öneme sahip olan Kaledoruğu Höyüğü ilçeye hakim bir tepedir. Kaledoruğunun tarihi aynı zamanda Kavak İlçeninin çok eski bir yerleşim yeri olduğunun da kanıtıdır. Bu höyük dünden bugüne Kavaklılar için bir hatıra ve hafıza merk

KAVAK-KALEDORUĞU HÖYÜĞÜ BAYRAKSIZ KALMASIN

Kavak İlçesi için tarihi bir öneme sahip olan Kaledoruğu Höyüğü ilçeye hakim bir tepedir. Kaledoruğunun tarihi aynı zamanda Kavak İlçesinin çok eski bir yerleşim yeri olduğunun da kanıtıdır. Bu höyük dünden bugüne Kavaklılar için bir hatıra ve hafıza merkezidir. 

KALEDORUĞU HÖYÜĞÜ BAYRAKSIZ KALMASIN

Kaledoruğunda bulunan bayrak direğinin ilçede milli bir heyecan uyandırmakta olduğu görülmektedir. Bayrak direğinin bayraksız kalması ilçe halkına olduğu kadar tarihi geçmişine de üzüntü vermektedir. Bugünlerde direğin bayraksız kalmasını uygun bulmayan ilçe halkı bir an evvel bayrak asılmasını, Tarihi Kaledoruğunun temizlenerek yeni bir görünüme kavuşmasını arzu etmektedir. İlçe halkı bu taleplerinin sonuçsuz kalmaması için yetkililere çağrıda bulunarak: Kaledoruğu Höyüğü bayraksız kalmasın dediler.

KALEDORUĞU HÖYÜĞÜNÜN TARİHÇESİ

Yeri: 

Samsun il merkezinin yaklaşık 40 km güneyinde; Kavak İlçesi; Yeni Cami Mahallesi içinde yer alan Kaledoruğu adındaki höyüktür. Bazı yayınlarda yanlış bir şekilde Kaledoruğu yerine Kavak ismi ile tanıtılmaktadır. Höyüğe Samsun-Kavak kara yoluyla ulaşılmaktadır.
Konumu ve Çevresel Özellikleri: Yaklaşık olarak 25 m yüksekliğinde; 350x250 m boyutlarında oval biçimli dik yamaçlı bir tepedir. Güney ve doğu tarafından yüzeye çıkan kayalık bir kütlenin üzerinde kurulmuştur. Yakınından Ağlıdere geçmektedir. Güneyindeki Kavak Ovası'na hakim bir durumda; Samsun'dan Havza; Amasya yönüne uzanan doğal yolun üstündedir. Kaçak kazılarla kısmen tahrip edilmiş; tepesi düzletilmiştir. Üzerinde kale kalıntıları görülmektedir.

Tarihçe:

Araştırma ve Kazı: 1940-41 yıllarında Dündartepe-Tekeköy kazılarından sonra aynı ekip tarafından K. Kökten; T ve N. Özgüç başkanlığında kazılmıştır. Höyüğün kuzey; doğu yamaçları ile tepesinde çalışılmıştır. Yamaç yerleşmelerinde ana kayaya ulaşılmıştır. 1973 yılında U.B. Alkım; 1997 yılında Ş. Dönmez tarafından ziyaret edilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır.

Tabakalanma: 

Tepede yapılan kazıda; üstte Osmanlı-Selçuk; Bizans-Roma dönemlerine ait kalıntılar karışık bir şekilde yaklaşık 2.70 m kalınlıkta bir dolgu içinde ele geçmiştir. Daha sonra; 2.70 m'den 3.92 m kadar üstteki tabakanın mimari kalıntılarını bozduğu ve hafirlere göre Hitit Dönemi olarak tanımlanan tabaka gelmektedir. Yaklaşık 4 m'den sonra başlayan İlk Tunç Çağı tabakasının ana kayaya kadar indiği saptanmaktadır. Yamaç açmalarında ise biraz daha değişik tabakalanma ortaya çıkmıştır. Yamaç akıntıları dışında burada dört tabaka saptanmıştır. İçlerinde 3. tabaka Hitit Dönemi; 4. tabaka (o zamanki isimlendirme ile Bakırçağı) İlk Tunç Çağı'na tarihlenmektedir. 4.85 m'de ana kaya ulaşılmıştır. İTÇ tabakasının kalınlığının kesin olmamakla beraber 1.5 m kadar olduğu tahmin edilmektedir.

Buluntular: 

Mimari: Kaledoruğu'ndaki en önemli yerleşme İlk Tunç Çağı yerleşmesidir. Doğu yamaç açmasında 75 cm kalınlığında; ancak 6 m uzunluğundaki kısmı gün ışığına çıkartılan taş duvar ile bu duvara birleşik düzenli bir merdiven hemen ana kayanın üzerinde bulunmuştur. Bu kalıntıların büyük bir yapıya ait oldukları sanılmaktadır [Kökten et al. 1945:391]. Kazı başkanları bu yapının tarihlenmesi konusunda bir yorum getirmemektedir. İTÇ yerleşmesine ait olduğu düşünülen sur duvarı; bu etek açmasında ele geçmemiştir. Çanak Çömlek: Tümü el yapımı; siyah; kırmızı; kahverengi; içi kırmızı; dışı siyah ya da dışı kırmızı içi siyah yüzey renkli açkılı maldan parçalar bulunmuştur. Özenle açkılanmış siyah yüzey renkli kapların üstünde yiv süs örnekleri vardır. Aynı malda içi beyaz dolgu macunu ile doldurulmuş bezemeler de vardır. Ayrıca kırmızı; kahverengi ve siyah kaplar üzerinde kertik ve kaba çizgi bezemeler de görülmektedir. Bu kertikli bezemeli kapların benzerleri Dündartepe; Alacahöyük ve Pazarlı'da da ele geçmiştir. Siyah astar üzerine beyaz boya bezemeli parçalardan ancak birkaç tane bulunmuştur. Özellikle bir mezar hediyesi olan kap; üçgen motifli bezemeli; uzun boyunlu kaplara en iyi örnektir. Çanak; kase; tabak; çömlek ve küp biçimleri çağın başka çanak çömlek örneklerini göstermektedir. Düğme biçimli kulplar vardır. Ayrıca idol başını hatırlatan kulplar da görülmektedir. Sürtme Taş: Sap delikli balta; sap delikli çekiç balta gibi bulguların bulunduğu haberdar edilmektedir. Maden: Tekeköy'de mezara ölü armağanı olarak bırakılan perçin delikli kamanın bir benzeri bulunmuştur. 

İnsan Kalıntıları ve Mezarlar: 

Höyüğün doğu açmasında 12; kuzey açmasında ise 1 iskelet yerleşme içi bir mezarlık anlayışının var olduğunu işaret etmektedir. T. Özgüç yerleşme içi kent mezarlığının tek evreli olduğunu ve yaklaşık 14x12 m ölçülerinde bir alanı kapsadığını söylemektedir [Özgüç 1948:58]. Mezarların yine düzenli yerleştirildiği ileri sürülmektedir. İlk Tunç Çağı yerleşmesinin doğu kesimine kurulan bu mezarlık yine Özgüç'e göre Bakırçağı'nın orta ve ilk evresine tarihlenmektedir.

Mezar tipi olarak basit toprak mezar tercih edilmiştir. Bazı mezar çukurlarının ana kaya içine açıldığı izlenmektedir. 

Ölüler; başları güneybatıya ayakları kuzeydoğu istikametine gelmek üzere; tam hocker biçiminde gömülmüştür. İskeletler incelendiğinde hem erişkin hem de çocuk gömütlerinin var olduğu anlaşılmıştır. Yanlarına ölü armağanları bırakılmıştır. Bunlar kaplar; çömlekler ve maden buluntulardır. Bir mezarda kemiklerin yanmamış olmasına karşıt bol kül çıkışı; hafirlerin ceset yakımı gibi değişik yorumlar yapmasına yol açmıştır. Maden buluntular içinde yer alan bakır-tunç kamalar; ölülerin sağ kolları üzerindedir. Bir kısım kamaların sağlam bulunmasına karşıt bir kamanın üç kat bükülüp işe yaramaz hale getirilişine tanık olunmuştur. Bu bilinçli tahribin sebebi anlaşılamamıştır.

Kalıntılar:

Yorum ve tarihleme: Kaledoruğu; altındaki doğal kayalık yükselti ile anıtsal bir tepe görünümünde olduğu halde küçük bir höyüktür. Karadeniz kıyısından İç Anadolu Bölgesi'ne geçen doğal geçitlerin üzerinde yer alması yerleşme yerinin önemini güçlendirmektedir. Höyüğün en büyük ve en önemli yerleşmesi İlk Tunç Çağı'nda olanıdır. Olasılıkla yörenin mimarisine uygun yapıları bünyesinde barındırmaktadır. Dikkatli kazı yapıldığında ahşap ağırlıklı kulübe tipi yapıların ortaya çıkabileceği unutulmamalıdır. Samsun yöresinin İkiztepe dışında pek çok höyüğü gibi çok kısa bir sürede araştırılmıştır. Mezarlık alanı ise evlerin seviyesinde ama yanındadır. Buluntuları şimdilik Dündartepe ve Tekeköy yerleşmelerine parelel olarak İTÇ I ve II evrelerine tarihlenebilir.

Samsun Bülten

19.09.2019 18:57:00