DİN İSTİSMARI İLE MÜCADELE

Diyanet İşleri Başkanlığı "Din İstismarı ile Mücadele" konusunda, ülke genelinde bir çalışma başlatmıştır. 81 vilayette, Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı üyelerinin konuşmacı olduğu konferans ve panaller düzenlenmiştir.

DİN İSTİSMARI İLE MÜCADELE

Sami KESMEN


Diyanet İşleri Başkanlığı "Din İstismarı ile Mücadele" konusunda, ülke genelinde bir çalışma başlatmıştır. 81 vilayette, Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı üyelerinin konuşmacı olduğu konferans ve panaller düzenlenmiştir. Bu çalışmalarına devam ettiği de görülmektedir. Bu hafta Samsunda da bu çalışmaların gerçekleştiğini gördük. Bir daire başkanı ve iki kurul uzmanından oluşan üç kişilik bir grup, samsun müftülüğünün organize ettiği programlarda katılımcılara, din istismarı konusunda bilgilendirmeler yapmaktadır. HaberAks Tv'de de bu başlığı sohbet konusu yaparak, ilimizde bulunan din işleri yüksek kurulu üyeleriyle ana hatlarını konuştuk. Spesifik bir çalışma içinde oldukları konuşma muhtevalarından anlaşılan konuk üyeler, Feto ve Deaş konusunu aydınlatmaya ve bu konuda toplumu bilgilendirmeye gayret ettikleri görülmektedir. 


Faydalı olduğuna inandığımız bu çalışmanın alan yaygınlığı kadar konu yaygınlığına da sahip olması daha da faydalı olacaktır. Zira, din istismarı yapılan alanlar sadece Feto ve Deaş değildir. Üstelik bunların istismar ettiği artık bilinmektedir ve toplum onlara prim vermeyip, alan açmamaktadır. Hatta bu yapılara karşı büyük bir öfke de vardır. Bunlar hakkında daha önceden devletin neden işlem yapmadığı, diyanet işleri başkanlığının bu yapılara dönük daha önceden neden toplumu uyarmadığı hususunda da tepkiler söz konusudur. 



Din; hayatın her alanında olan ve herkesi yakından ilgilendiren bir olgudur. %98i müslüman olan ülkemizde neredeyse herkes dini değerlere son derece saygılıdır. İbadet etmede eksiği ve kusuru olanlar bile, dine saygı konusunda hassasiyet göstermektedir. Hâl böyle olunca, çıkar ve menfaat hesabı yapanların en rahat istismar edecekleri alan dini kabuller üzerinden olacaktır. Dünya ölçeğinde haçlı zihniyetinin birer projesi olduğunu düşündüğümüz Feto, Deaş ve benzeri yapılır da bu nedenle dini kabuller üzerinden kendilerine yaşam alanı bulmuştur. Bu ve benzeri dünya ölçeğindeki hain projeleri ancak devletin gücüyle engellemek mümkündür. Bugün bu yapılara karşı hem devlet engelleyici ve bitirici çalışmalar yapmakta hem de bu yapılar toplumsal taban bulamamaktadır.



Söz konusu bu yapılarla devletin mücadelesi takdir edilir ancak; din istismarı yapılan konular ve alanlar bunlardan ibaret değildir. Meailizm, Sekülerizm, Cemaatler, Tarikatlar, Ticari Gruplar, Siyasi Bloklar da bir şekilde dini kullanma gayreti içerisine girmektedirler. Güç dengeleri, dini algılar üzerinden oluşmaya ve oluşturulmaya çalışılmaktadır. Internet siteleri, güllü yasin kitapları, okunmuş kefenler, yakmayan mestler gibi söylemlere bile konu olmuş ticari istismar başlıkları vardır. 



Tüm bu istismar konularıyla ilgili olarak yapılacak olan mücadelenin sadece teorik bilgi paylaşımıyla olacağı kanaatında değiliz. Hatta, kurumsal gücün bile bu mücadelede başarı sağlayamayacağı düşüncesindeyiz. Devlet olarak istismar alanları net olarak belirlemeli, gerekli mevzuat oluşturulmalı ve top yekün bir seferberlik ilanı yapılmalıdır. İstismarı ortaya çıkmış ve ülkeye bedel ödetmiş olan Feto ve Deaş örnekleri üzerinden benzer yapılara da güce dönüşmeden önce engel olunmalıdır. Sayılarını ve yapılarını ifade ederek, güç haline geldiğini ve böylece siyasete etki edeceğini dolaylı olarak deklare edenler yok edilmelidir. 



İslamın temel kaynakları olan naslar ölçü alınarak, kendine farklı alan açanlar engellenmelidir. Bunun için il müftülüklerinde kurumsal birimler oluşturulmalıdır. Kırtasiye ve paraf işi yapan ıdareciler, mazeretlerine ve gözlerinin yaşına bakılmadan pasif görevlere kaydırılmalı, statik memurlar evlerine gönderilmelidir. Din görevlileri, asli hizmetleri olan dini bilgilendirme konuları üzerinden denetlenmelidir. Menfaat ve çıkar peşinde koşan görevliler, hangi pozisyonda olurlarsa olsunlar asli hizmetlerini yapacak noktaya çekilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı hizmet kurumu olarak ve dini istismarın engellenmesinde sorumluluğunun gereklerini yapmalıdır. Bu gün yapılanlar yerinde ama yeterli değildir.


21.04.2018 21:25:00