SÖZ VE YAZI

  • İHSANBAŞKAN
 Celalettin TUTKUN
Eğitimci-Yazar

SÖZ VE YAZI

Söze bulaşmış, söz ve kalem ile hem dem olmuş insanları hep sevdim.


Kâğıdın, kalemin ve yazının oluşturduğu iç içe yaşantının bir damla mürekkeple duygulara dönüşmesi ve yüreklerde yankı bulması beni hep heyecanlandırdı.


Yazılan her metin, söze dönüşen her düşünce insanoğluna bir miras. Sözün, gün gelip tarih olduğu ve unutulduğu, yazının ise hep baki olduğundan hareket ederek bende bir gün kaleme ve mürekkebe dokunmayı hep istedim, arzuladım.


Başta insan olmak üzere bütün yaratılmışlar, varlık âlemini dolduran her şey fanidir. Sonsuz olmak yalnızca yüce yaratana mahsus. Ancak var olan şeyler içinde sonsuzluğa ulaşamasa da kalıcı olan, insanoğlunun ifadesiyle "ölümsüz" olarak varlığını uzun süre devam ettiren şeylerden biride yazıdır. Söze dökülmüş insan düşüncesidir.


Tarih boyunca yazılan mektuplar, hitaplar, şiirler, sevgi sözcükleri birileri tarafından kâğıda döküldüğü için bugün bile bizleri heyecanlandırabiliyor.


Yüzyıllar öncesinde yaşamış İbn-i Sina'nın, Ömer Hayyam'ın, Konfüçyüs'un Descartes'ın sözleri, yazıldığı ve bize ulaştığı için hala anlamlı, hala taptaze.


İnsanlığa miras bırakılan bu duyguların, düşüncelerin, fikirlerin okunması, insanlığın belliğinde zengin bir miras olarak kalıyor ve kalacak.


Söze olan bu bağlılığım, söz söyleyenlere karşı duyduğum saygı gün geldi beni de yazmaya yönlendirdi. Hayatı kitaplardan öğrenmedim elbette, ama kitaplar da bir hayal dünyası barındırmıyor, gerçeklerden, acılardan, hayata dair öğütler oluşuyor ve insana çok şey katıyordu. Her ne kadar çocukluk arkadaşlarımın çoğu gerçek hayata daha on iki, on üç yaşlarında atılsa da, ben de "eğitim hayatım" boyunca başka şehirlerde gününü gün ederek yaşamadım. Hatta gurbetliğin ve yalnızlığında en koyusunu yaşadım zaman zaman.

Evet, gün geldi tam olarak dolmasam da bir nebze, sadece bir nebze cesaretle kaleme ve mürekkebe dokunmaya başladım. Daha yolun başındayım. Daha kalemim çok ürkek ve acemi. Ama yaşadıkça üstüne bir şeyler katarak okumaya ve yazmaya devam edeceğim.

İnsan neden yazar, neden bunu bir ihtiyaç olarak görür? Kişisel olarak kendi cevabımı şöyle veriyorum.

Birincisi insanlara söylemek istediklerim var.

İkincisi değişmez bir kural. "Söz uçar yazı kalır"

Üçüncü sebebim biraz felsefe ağırlıklı: Yazmak düşünmenin en etkili yöntemlerindendir. Yazarken düşünürsünüz ve düşünmek çok insani bir tavırdır.

Dördüncü ve en gerçekçi sebebim ise: Yazmayı seviyorum. Var mı ötesi? Seversen yaparsın, seversen yazarsın.

İnsanın kendini yazmaya adaması üzerine hissettiği duyguları ifade etme anlamında Sait Faik "Haritada bir nokta kitabında" duygularını şöyle ifade ediyor:

"?Kâğıt kalem aldım oturdum. Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım."

Yazmaya, okumaya kitaba âşık olmuşçasına tutkuyla bağlıyım. Bu tutkuyu, sevgiyi içime koyan rabbime hamdolsun?

Celalettin TUTKUN

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.