• İHSANBAŞKAN

SAMSUN'DA KURULAN RUM CEMİYETLERİ

TARİH Haber Girişi : 29 Mart 2019 20:29
SAMSUN'DA KURULAN RUM CEMİYETLERİ
Karadeniz kıyılarında canlandırılmak istenen Pontusçuluk hareketi açısından Samsun çok önemli bir merkez seçilerek faaliyetler burada yoğunlaştırılmıştır. Pontusçuluk Samsun’da epeyce faaldi. Yapılan kıyım propagandaları ile Türkleri haksız gösterme gayre

Samsun’da Kurulan Rum Cemiyetleri


Karadeniz kıyılarında canlandırılmak istenen Pontusçuluk hareketi açısından Samsun çok önemli bir merkez seçilerek faaliyetler burada yoğunlaştırılmıştır. Pontusçuluk Samsun’da epeyce faaldi. Yapılan kıyım propagandaları ile Türkleri haksız gösterme gayretleri kurulan cemiyetler tarafından yönlendirilmiştir. Samsun’da kurulan Rum Cemiyetleri şunlardır:  


Rum Teceddüd ve İhya (Yenilenme ve Canlandırma) Cemiyeti

Samsun’da kurulan bu cemiyet, İstanbul’daki Rum Cemiyetleri ve Patrikhane’nin doğrultusunda kurulmuştur. 1919 ve 1920 yıllarına ait tutanakları mevcuttur. Cemiyetin kuruluş amacı, Türklüğe olan kin ve düşmanlığı körüklemek ve Yunanlılığa hürmet ve sevgiyi artırmaktır. Aynı zamanda, ihtilâli teşvik, Yunanistan’a iltihak fikirlerini aşılamak, askerî eğitimler, askerî stratejileri uygulamaktır.


Samsun Rum Muhacirin (Göçmenler) Cemiyeti

1918’de Samsun’da kurulmuş olup, başkanı Metropolit Vekili Eftimos Zilon’dur. Cemiyetin gayesi, Anadolu’nun çeşitli yerlerindeki Rum nüfusu Samsun ve havalisine iskân ederek, nüfusça üstünlüğü temin etmekti. Metropolidhane’nin aranması sırasında Pontus Cumhuriyeti haritası ve Osmanlı Hükümeti aleyhine propaganda malzemesi mektuplar ve para makbuzları ele geçirilmişti. Cemiyete paralar Osmanlı Bankası aracılığıyla aktarılıyordu.


Pontus İdman (Spor) Kulübü

Canik Mutasarrıflığı’nın 31 Mart 1921 tarih ve 287 sayılı gizli yazısıyla, Metropolidhane’nin himayesi altında faaliyet gösteren, Rum gençlerini fikirleri etrafında toplayıp, maksatlarını gerçekleştirmeye çalıştıkları, para topladıkları, beyannameler dağıttıkları, kendilerine katılmayanları ölümle tehdit ettikleri belirtilmektedir.


İrfanperverler (Bilimseverler) Kulübü

İdman Kulübü ile ortak faaliyette bulunan Rum Cemiyetidir. Kendi ifadeleriyle “hemcinslerini Yunanlılığa has bir surette terbiye etmek” gayesiyle kurulmuştur. Mevcut kurumları düzenleyerek bunlarla çalışma yapmak, Rum çetelerinin hareketini teşkilatlandırmak.


 Müdafaa-i Meşrute (Meşru Müdafaa Cemiyeti) Cemiyeti

Samsun Metropolidhanesi’ndeki aramalarda ortaya çıkan nizamnameye göre Ünye, Fatsa, Kavak, Havza, Çarşamba, Bafra, Sinop, nebolu, Tokat, Kırşehir, Kayseri, Ürgüp’te şubeler açmıştır. Kendi ifadelerine göre uğrayabilecekleri tecavüzlere karşı silahlı mukabelede bulunmak için kurulmuş cemiyettir. Cemiyet tüzüğüne göre; köylere varıncaya kadar silahlı ihtilâl birlik ve müfrezeleri meydana getirilecek, her 10 genç başına birer onbaşı tayin olunacaktır. Bütün cemiyet mensupları silahlanacak ve askeri ayaklanmaya hazırlanacaktı.


Mukaddes (Kutsal) Rum Anadolu Cemiyeti

Cemiyetin kuruluş beyannamesinde, kuruluş gayesi; hadiselerin böyle bir cemiyetin kurulmasını zorunlu kıldığını, maksada yönelik ve çalışmaların emir komuta zinciri içerisinde olup İstanbul, İzmir, Selânik, Trabzon gibi merkezlerin Mukaddes Rum Cemiyetleriyle temasta olduklarını bildirmektedir. Cemiyetin sadık üyelerinin gece gündüz bütün kuvvetleriyle hizmet edip, kötü durumda bulunan Rumluğun intikamını almaya ve haklarını savunmaya davet etmektedir. Bu masada uygun olarak, gizlilik içerisinde gerek mallarıyla, gerek canlarıyla katkı sağlamaları istenmektedir. Vatanın bu feryadına kulak asmayan, itaat etmeyenlerin ölüm cezası ile cezalandırılacağı belirtiliyordu.


Samsun ve Havalisinde Pontusçu Rum Çeteleri Mütareke ile birlikte, Samsun havalisinde Pontusçuların en yoğun faaliyet gösterdikleri yerler başta “Nebyan” olmak üzere Bafra, Samsun, Alaçam, Vezirköprü, Merkez Rum Köyleri, Havza, Çarşamba, Terme, Lâdik, Kavak idi. Rum çeteleri Müslüman köylerine büyük zararlar vermişlerdir. Rum köylerinde gizlenen bu çeteler, İslâm köylerini yakmak, ahalisini öldürmek ve ateşe atmak, yol kesmek, dağa adam kaldırma, fidye almak ve posta arabalarını soymak gibi eylemlerde bulunmak suretiyle bölgedeki huzur ve güven ortamını bozmuşlardır. Hayat mücadelesine girişen Türk Milleti cephede meşgul iken Rum çeteleri ağır işkence ve katliamlara başlamıştı.


Samsun Kazası

Samsun şehir merkezinin olağanüstü öneminden ve Samsun kazası topraklarının birçok sebeplerden dolayısıyla Rum eşkıyası için uygun bir zemin olmuştur. Samsun Pontus Rumluğu ve Rumların meydana getirdiği çeteler için beyin görevini görmüştür. Akşamları dışarı çıkmak bölge insanı için tehlikeli bir hale gelmişti. Rum nüfus ve çeteler büyük oranda silahlıydılar. Samsun’da eşkıyalık yapan Rum çeteleri şunlardır: Derecik Köyünden Anastesoğlu Hacı ve Biraderleri, Yarmalı Yatak Köyünden Satırhan Hacı Bedros, Karasungur Köyünden Haridosoğlu Kara Dimitri çeteleriydi. Ayrıca isimleriyle tanınan, Yorgi, Stefanoğlu Kör Panayut, Sava damadı Sovakim, Kethüdaoğlu Haralambos, Krekioğlu Sava, Nikolaoğlu Kosti, Abanoz Yorgi, Yanko, Penayutoğlu Kosti, Vasilaki, Nikofor, Sokuloğlu ve Kliboğlu Yanko çeteleri.


Bu çete reislerini Pontusçu idealler doğrultusunda yönlendiren Merkez Rum Metropolithanesi’nden emir alan Rum çeteleri Türk köylerine saldırmak, Türk askerî harekâtlarına engel olmak gibi haince teşebbüslerde bulunmuşlardır. Samsun çevresinde Rum çetelerinin korkunç tüyler ürpertici olayı vardır.


Birincisi, “Güney” ve “Beylerce” faciasıdır. 24 Müslüman erkek, kadın, çocuk ve ihtiyar toplu olarak şehit edilmiştir. Güney Köyü’nden 13, Beylerce Köyünden 11 kişi öldürülmüştür. Samsun’un güneyinde “Duayeri” isimli bölgede Hoşri Çetesinin kurduğu pusuya düşen Koruluk köylülerinden 20 kişi, 7 Ekim 1921 de acımasızca öldürülmüşlerdi.


Merkez Ordusu Kumandanlığından bildirildiğine göre; Samsun kazası içerisinde değişik 144 köylerde Rum eşkıyası tarafından yakılan Müslüman evleri 500 civarındadır. Toplam olarak 51 İslam öldürülmüştür.


Bafra Kazası

Bafra’daki Rum çetelerini, Nebiyan’da Akçaalan Köyünden Nikola’nın Anastas yönetiyordu. Çete reisleri şunlardır: Matbaacının Hesakil, Yorgi biraderi Platon Hacı Andon, Anastas Yorgi, Pandolaki, Perikles, Elbedas, Eczacı Aliko, Alaçamlı Perikles, Reji Müdürü Duracı, Papas Anestes, Kerabus Yazıcıoğlu, Orak’in oğlu Penayut, Hacı Abos, Doğanoğlu Todori, Nikola’nın Anastas, Sokrat, Suzirioğlu Kiryako, Balçıoğlu Yorgi, Taşçıoğlu Sava, Koli, Kostantin, Avrakim Hoca.


Bafranın “Nebiyan” bölgesi yerinin sarp olması, Rumların köylerinin yoğun olması ve Rumların asî olması gibi birçok sebeplerden dolayı Pontus Rumluğu faaliyetlerinin ilk görüldüğü yer olmuştur. 1500’e yakın silahlı çıkarabilen bu bölgedeki 17 Rum köyü seferberlik emrine uymadıkları gibi, aynı emre uymak istemeyen Bafra Rumlarını da Nebiyan’a katılmaya zorladılar. Bu bölgede ilk kanlı sahne 150 haneli “Çağşur” köyünde yaşandı. Nebiyan Çeteleri köye aniden baskın yaparak, köyü baştan sona bir hane bırakmadan yaktılar. Köy halkını beşikteki çocuktan en yaşlı ihtiyarına kadar tamamen öldürdüler. Bu kanlı ve vahşi başarıdan cüretlerini artıran Rum eşkıya “Koşaca” Köyünü de aynı şekilde toptan yakmak suretiyle köy halkının tamamını öldürdüler. “Boyalı, Türkmenler, Kasnakçı, Kuşkayası ve Çepniler” Köylerini de bölüm bölüm yakarak halkı yok edildi. Yalnız Çağşur ve Koşaca facialarında şehit edilen Müslümanların sayısı 367 dir.


(Bu köylerden birisi olan Dağköy’de defalarca çete baskınlarına maruz kalmış, evleri yakılmış, malları yağmalanmış ve çok sayıda zayiat vermişti. Fatma Yalçın isimli kadın etrafına topladığı köylülerle bu baskınlara karşılık vermiş, çetelerin gözünü yıldırmıştı. Ali Asal isimli bir gencin çete reisini vurmasıyla baskınların seyri de değişmişti)


Nebiyan çetelerinin zulüm ve vahşetine kurban giden İslam’ların ortaya çıkan resmî ve kesin miktarı, Bafra çevresindeki köylerde yine 1920 yılı sonuna kadar Rum çeteleri tarafından gerçekleştirilen değişik olaylardaki öldürülmeler eklenince genel toplam sayı 534’e ulaşmaktadır.


Alaçam Nahiyesi

Alaçam nahiyesindeki Hacı Yakuf’un oğlu Perikles, Kuyucakoğlu ve Hacı Todor Pontus Kulübünün kurucularıydılar. Rum çeteler katlettikleri Türklerin cesetlerini ağaçlara asmak suretiyle dehşet saçmakta, gasp ettikleri mal ve hayvanlarla hem ihtiyaçlarını gidermekte, hem de satarak gelir temin etmekte idiler.


Alaçam’daki Rum çeteleri şunlardır: Pergelli Papazı Baba Mihail’in kardeşi Anastas, Koca Daban Yorgi, Kavaklıoğlu Yuvani, İnderesi Köyünden Balçıoğlu Yorgi, Deli Yani, Karahüseyinli Köyünden Çapulcu Lefter. Bu çetelerin faaliyetleri sonucunda 47 öldürme, 54 hayvan ve 2 tabanca, 640.000 kuruşluk mal gasp edilmiştir.


Rum şekavetine maruz kalan Türk köyleri, kendilerini savunma durumunda kalmışlardı. Bu amaçla Karlı Köyünden Bayram Çetesi, Kazköy’den Laz Murad, Doyran’dan Mehmed Çavuş, Rauf Bey ve Mahmut Bey çeteleri kurulmuştur.


Çarşamba Kazası

Çarşamba kazası Rum hadiselerinin en az yaşandığı bölgedir. Bu bölgede şekavette bulunanların büyük bölümü Ermenilerdi. Özellikle ateşkesin ardından Ermenilerle Rumlar, ortak düşman kabul ettikleri Türkleri yok etmek için çaba sarf etmişlerdir.


 Çarşamba’daki Rum Çeteleri şunlardır: 

Tekfurlu Kara Artinoğlu Urusa, Yozgatlı Artin, Kabacevizli Sarı Ohannes, Topalın Kirkor, Çimpik Usta ve kardeşi, Eğridereli Tüylüoğlu Orut, Advat, Emikli Apyam, Martelli Şahin, Kapıkayadan Mıgır, Karanın Haçik, Martelli, Kevork, Minasoğulları, Havancı Kirkor, Serup, Arfest, Mihail, Defavil, Kara Haçik ve Sarı Haçik. Çarşamba kazasında Rum çetelerin az ve etkisiz olması sebebiyle fazla öldürme olayı olmamıştır. Çetelerin saldırısıyla 14 köy tahrip olmuş, 355 ev, 2 cami, 2 okul ve 24 samanlık olmak üzere 382 bina yakılmış, 2 öldürme, 3 çiftlik yakılması, 2 ırza tecavüz, 100 değişik hırsızlık ve gasp olayları yapılmıştır.


Terme Kazası

Terme köylerinde 1920 yılı sonuna kadar yapılan 6 tür olayı gerçekleştiren 27 eşkiyadan 13’ü Rum, 14’ü Ermeni’dir. Bu olaylar içerisinde 2 öldürme olay vardır. Terme kazasında 6 önemli olaydan en önemlisi Ünye’nin Çakal köyünden Mihail, Gazar ve Serkis adında biri Rum, ikisi Ermeni üç çete reisi tarafından “Koçan” Köyüne yapılan baskındır. Baskın neticesinde köyün bütün taşınabilir malları ve bütün hayvanları gasp ve yağmalanmıştır. Terme’nin limdağı ve Çangeriş ormanları Rum Çetelerinin barınağı durumundadır. Terme’deki Rum Çeteleri Şunlardır: Çangeriş Köyünden Sarı Yani, Kara Banayıt, Anastas, limdağı Köyünden Mandiloğlu Artin, Papasoğlu stefan, Limandere köyünden Trabzonluoğlu Hacı Sava, Kocaman Köyünden Artin, Ünye’nin Gürgen Köyünden Moris, Çakal Köyünden Mihail, Gazar, Serkis, Rafael, Tahmazoğlu Haçik, Baltacıoğlu Kirapus’tur.


Köprü Kazası

Pontus Çetelerinin büyük ölçüde faaliyet gösterdikleri yerlerden biri de “Köprü Kazası” dır. Bölgede 66 cinayet işlenmiştir. Rum çetelerinin tür olarak yaptıkları olaylara bakınca, 27 türü öldürme, 16 türü yol kesme, gece baskını, hırsızlık, gasp, yaralama ve eşkıyaya yataklık etmek şeklinde gerçekleşmiştir. Köprü Kazası içinde 800 kişilik büyük bir Rum Çetesi tarafından iki köyde halkın tümü katliama uğratılarak, evleri yakılmış, köyün bütün ekinleri yakılmıştır. Köprü Kazasında bu tüyler ürpertici cinayetlere uğrayan köyler, “Ortaklar” ve “Esenbey” köyleridir.

Köprü Kazasında Rum Çeteleri şunlardır: liya Patlakoğlu, Deli Mina, Tütüncüoğlu Hacı, Mihailoğlu Nikola, Fidas, Sova, Sovakim, Kısa Yorgi, Kara Todor, Topal Hoca, Anestes, Orakoğlu Anestes, Fode, Patlos, Nazek, Kostantin Çavuş ve Dimitri’dir.


Lâdik Kazası

Lâdik kazasında iki senede Rum Çeteleri tarafından yapılmış olan olayların sayısı 43’tür. Bu olayların en önemlisi 31 Ağustos 1921 günü 80 kadar silahlı, 100 kadar da kadın ve erkek silahsız Rum eşkıyasından oluşan çete, Küpecik Köyünü basmıştır. 5 erkek, 1 kadın olmak üzere 6 kişi Rumların evlerini ateşe vermeleri sonucu can verirken 7 erkek, 3 kadın kurşunlanarak öldürülmüştü. 2 erkek ağır yaralanmış, 2 kadın dağa kaldırılmıştır. Toplam 213 bina ve 21.920 ölçek zahire yanmış, 159 baş çiftlik hayvanı gasp edilmiştir. Lâdik’teki çete reisleri şunlardır: Sokrad ve Avanesi, Sarı Pavlı, Samsunlu Estil, Rum Dimyet, Kode Çavuş’tur.


Havza Kazası

Havza’ya bağlı Rum köylerinin büyük çoğunluğu Tavşandağı ile Nebiyan dağı arasındadır. Bu Rum köyleri ve buradaki Rum Çeteleri kuzeyden Bafra ve Samsun, Rum köyleri ile doğudan Lâdik’in Rum köyleri ile çevrili olduğundan, bir olay çıkması halinde kolayca takviye destek alabiliyordu. Havza’nın çete reislerinden Sokrat’ın adamlarından olan 12 kişilik bir çete bir İslâm köyünden kan bedeli olarak 2.000 lira almış, köyü iki defa soymuş, 1 hoca ile 4 arkadaşını öldürmüştür. Bu çetelerin sayı 147 olarak bilinen öldürme olaylarının toplamı 13’tür. Bazı öldürmeler daha olmuştur. Fakat kaç kişi olduğu bilinmemektedir.


Havza’daki çete reisleri şunlardır: Simonoğlu Andreya, Lefteroğlu Vasil, Gavril, Terzi Panço, Papasoğlu Manuel, Seferoğlu Yorgi, Periklesin Sava, Engizoğlu Ando Çavuş, Zurnacı Sava, Anestes, Deli Tanes, Topal Bedros, Hacı Çavuş, Tombak, Yani, Kısabacak, Kumarcı Vasil ve Sarı Pavlı’dır.


Sonuç olarak;  Mondros Antlaşması ile Osmanlı Devleti’nin içine düştüğü durumdan faydalanmak isteyen Rumlar, Wilson Prensipleri doğrultusunda itilâf Devletlerinin desteğini alarak Ermeniler gibi Anadolu toprakları üzerinde hak iddialarında bulunmuşlardır. Pontus Devleti’nin yıkılışından iki bin sene sonra Canik Bölgesinde bir Pontus Devleti kurulması hayaline kapılmışlardır.


Anadolu’da yaşayan Rumların önce siyasî teşekküller kurmak, okullar açmak, silahlı baskınlar düzenlemek, cinayetler işlemek, köyleri basmak, yangınlar çıkarmak ve bölgede yaşayan Türk halkına baskı uygulayarak sindirmeye çalışmışlardır. Bu işlerde Patrikhane, Metropolitler ve okullar başrolde bulunuyordu. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a ayak bastığı günlerde bölgede Rumlar ilân edilmemiş bir savaşı başlatmışlardı. Bölgede kurulmuş olan Müdafaa-i Hukuk teşekkülleri ve Ankara Hükümeti tarafından kurulan Merkez Ordusu’nun kurulması, silahlı isyana kalkışan Rumlara karşı alınan tedbirler bu kalkışmayı başarısız kılacaktır. Milli Mücadelemizin başarı ile sonuçlanması neticesinde “Pontus Devleti” kurma hayali tamamen suya düşmüş olacaktır. Gözü dönmüş Rum çeteleri, kendilerine katılmayan Rumları dahi öldürmekten çekinmemişlerdir. Silahsız Türk köylerine saldıran Rum çeteleri yüzlerce insanımızı kadın, çocuk ve ihtiyar demeden katletmişler tarihe kanlı sayfalar bırakmışlardır


Prof. Dr. Zekai GÜNER (Zonguldak Karaelmas Üniversitesi, Alaplı Meslek Yüksek Okul)

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.