Ecdadımızın kitap sevgisi

Ecdadımız sefere giderken bile  develer sırtında yanlarında kitap götürürdü.
Kitap olmayan evleri yetim ve öksüz olarak görürlerdi.
Vefat edenlerin geriye bıraktıkları en değerli miras kitaplarıydı.
Alimlerin sadakası bilgilerini aktarmak olarak görülürdü.
Kitap okumadan geçirdikleri günü ömürden saymazlardı.
Telif eser verenler yonttukları kalemlerin talaşını zayi etmez, biriktirir vefat ettiğimde suyumu bunlarla ısıtın diyerek vasiyette bulunurlardı.
Alimlere son derece  saygı ve sevgi beslenirdi.
Kütüphaneler kitap sahiplerinin isimleriyle anılırdı.
Kitaplar başta gelen koruma eserler arasında yer alırdı.
Alimin ölümü alemin ölümü olarak bilinirdi.
Peygamberimizin (sav); "Alimler benim ve diğer peygamberlerin varisleridir" buyurmuştu.
Bu hadisi şerifin gereği olarak alimlere Padişahlarında son derece hürmeti olur, onları ayaklarına çağırmaz bizzat yanlarına giderlerdi.
Padişahları yetiştiren hocalar devrin önde gelen alimlerinden oluşurdu.
Yetişenler hocalarının ismiyle anılırdı.
Dünyanın önde gelen kütüphaneleri Müslüman diyarlarında yer alırdı.
Yavuz Sultan Selim Mısır seferine giderken hocası ve aynı zamanda devrin ünlü alimlerinden İbn-i Kemalin atından sıçrayan çamur Yavuz Sultan Selimin kaftanına düşmüştü. Yavuz Sultan Selim; Bu kaftanı saklayın. Ben vefat edince üstüme örtersiniz. Hocamın atının ayağından sıçrayan çamur benim için şereftir demişti.
Çocukların üzerinde ihtimamla durulur, gelecekte alim olarak yetişmesi hayal edilirdi.
İlim tahsil edenlere her türlü kolaylık sağlanırdı.
Bunlar ilme verilen değerlerden sadece birkaçıydı...


Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.