12 eylül 1980 tarihinde ülke demokrasimiz askeri darbe ile durduruldu. Sağ sol çatışması gerekçesiyle generaller yönetime el koydu. Üzerinden 35 yıl geçti.
O gün ülkemiz üzerinde oynanan oyun ne idiyse bugün de aynı. Bugün Kürt-Türk çatışması, Alevi-Şii-Sun'i kavgası çıkartmak suretiyle ülkemizin ve bölgemizin huzuru bozulmak istenmektedir.
Hesap aynı, üst akıl aynı, hazmettiriciler aynı, üzerinde oyun oynananlar aynı. Yani Haçlı zihniyetinin İslâm âlemini kontrol altında tutma, bu çoğrafyada bulunan tabii zenginliklere sahip olma ve dünyayı yönetme hesapları. Her gücün ve herkesin bir hesabı vardır ama en büyük hesap sahibi yüce Yaratandır.
Üzerine düşen görevleri yerine getiren Habibi Muhammed Mustafa'yı, müşriklere karşı yardımsız bırakmayan ve galip kılan Allah c.c, Muhammed ümmetini de, İslama küfredenlere karşı koruyacaktır.
Özelde ülke insanımız, genelde tüm Müslümanlar üzerlerine düşeni yapar, doğru hareket ederlerse Allah düşmanlarının karşısında galip olurlar. Bu süreçte akıttıkları gözyaşı, döktükleri kan onlar için ahiret madalyası olur.
Yeter ki doğru tarafta olup, doğru hareket etmiş olsunlar. Zira bu bir Hak - Batıl mücadelesidir ki, kıyamete kadar sürecektir. Bugünkü dünya konjektöründe bunun en bariz tarafı dün olduğu gibi bugün de Müslüman Türkiyedir. Türkiyenin beli büküldüğünde batıl kendisini başarılı sayacaktır.
Zira Türkiye dışındaki İslam ülkeleri zaten el öpme yarışındadır. Hadise budur. Neslimizi de bu anlayış üzerine kodlamamız gerekir. Üzerinden 35 yıl geçen 12 eylül darbesini yapanları bugün de kınıyoruz.
Onlar insanımızın ve memleketimizin geleceğini çaldılar, çok canlar yaktılar, ocaklar yıktılar. Her halde onlara şimdi rahmet okuyacak değiliz. Ama, daha da önemlisi ülkemizi yaşanmaz hale getirenlerin lanetliyoruz.
